İETT’de özel halk otobüslerinin kontak kapatma eylemi yaşandı ve şimdilik çözüldü. Aslında sorunların çok daha fazla olduğu anlaşılıyor.
Nisan 2021’de linkini verdiğim yazıyı yazmıştım. İETT’NİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI
Aşağıda yazdıklarımın daha iyi anlaşılabilmesi için mutlaka bu yazımın okunması gerekir.
Yazı içinde Sayıştay denetçisinin 2015 ve 2018 tarihli denetim raporlarında sistemdeki bozukluğa dikkat çektiğini bulacaksınız.
Bu eleştirilere cevaben mi bilemiyorum ama sayın İmamoğlu radikal bir kararla İETT’ye bir motor fabrikası kurarak yeniden yapılandırma kararı verdiğini, basına yansıyan bilgilere göre 300 milyon TL transfer ettiğini ifade etmişti.
2018 yılına göre TABLO-1’de 2019’da BAĞIŞ miktarı artmış. Ancak SERMAYE YATIRIM GİDERİ sütununda 300 milyonluk bir yatırım göremiyoruz. Hatta 2018 yılına göre 4 milyon TL daha az yatırım yapılmış. Zaten İBB bağlı kuruluşuna bağış yapamaz. Ancak 132 ve 232 Hesaplara kayıt yapılarak faizle borç verebilir.
Merak edip İBB’nin 2019 yılı bilançosuna baktığımızda yıl içinde kurumlara borç verdiği 132 Hesapta alacağı yok. 232 Hesapta geçmiş yıllarda verilen borçlardan kaynaklı 720.945.455,60 TL bakiye var. Halbuki 2019 yılına ait bir yıllık faaliyet bülteninde de bu paranın verildiğinden bahsediliyor.! Muhasebe detay bilgilerine ulaşamadığımız için açık kaynaklara göre yorum yapıyorum.
TABLO-1’e göre en çarpıcı gelir artışı 2022- 2023- 2024’de BAĞIŞ gelirlerinde olmuş. TABLO-2’de ayrıntıları görüldüğü gibi bu tür bağışlar kamu kurumları ile Belediyeler birliği gibi yapılardan gelebilir. Hiçbir kurum şartsız bağış yapmaz. Aile bakanlığından gelen 65 yaş üstü vatandaşlar için seyahat bedeli bağış olmayıp gelir olarak tahakkuk ettirilmesi gerekir. Mutlaka bu paranın kullanımıyla ilgili bazı şartlar ortaya konmuştur. Genellikle yatırıma dönük şart koyulur.
TABLO- 2’yi bu düşüncelerle hazırladım. Gelen bağışların Sermaye/ Yatırım giderine harcanmadığı, özellikle Hizmet alım giderleri ile Tüketim malzemeleri (otobüsler için yedek parça vb.) ve Menkul mal alımı ve bakımı (otobüsler) için harcandığı anlaşılıyor. Kırmızı renkle işaretledim.
Bir yılda neden ihtiyaç duyuldu da bir önceki yıla göre 8 milyar TL daha fazla olmak üzere toplam 12.387 milyon TL tutarında hizmet alımı yapıldığını, eğer yapıldıysa ve hizmet alımı yapılan halk otobüsleri sahiplerine neden ödeme yapılmayarak sorun yaşandığını anlayamadım.
Bakım hizmet ihalesi alanlar arasında Beşiktaş belediyesi operasyonunda tutuklanan sayın İhsan AKTAŞ’ın şirketi de olduğunu duydum.
Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim. Eğer eldeki otobüslerin bakım- onarım işletme giderleri yıllara göre sürekli artıyorsa, yenilerini alarak garanti kapsamında olacakları için hem bakım, hem de yedek parça, işletme ve malzeme alımından tasarruf etmek mümkün değil midir?
Chatgpt 2023 ve 2024 yılında satın alınan Metrobüs ve otobüs miktarlarıyla fiyatları hakkında şöyle bilgi verdi; TABLO-3
2024 yılında Tüketim malzemesi dâhil yedek parça alımları 5.890,8 milyon TL.
Hizmet alımı 12.387,8 milyon TL.
Menkul mal alımı ve bakım masrafları 6.809,6 milyon TL olmak üzere toplam 25 milyar 88 milyon TL bütçe var. Toplam gider bütçesi %104,08 gerçekleşmiş.
Otobüs fiyatı 6,8 milyon TL, Metrobüs 9,5 milyon TL olarak kabul edersek. Bu paranın yarısı 13 milyar TL ile 1.900 otobüs veya 1.368 metrobüs alınabilirdi.
Bildiğim kadarıyla İETT’nin otobüs sayısı 2.500 civarında olup, ayrıca 4.000 civarı halk otobüsü var.
SONSÖZ
İncelediğim her 10 belediye veya bağlı kuruluştan sekizinin Gelir- Gideri eksi bakiye veriyor. Yani bütçe disiplinine uyan çok az. Gelirler giderleri karşılayamayınca banka kredisi kullanılıyor veya Vergi- SGK borçları ödenmeyerek ek faiz yükü üstleniyorlar.
İETT bütçesi 2019 yılında fazla vermiş. Her yıl açık daha büyümüş ve 2024 yılında eksi -10,6 milyar bütçe açığı var. Merak eden olursa İBB+ IETT+ İSKİ’nin toplam Gelir- Gider açığı yıllara göre şöyle;
2015 -237.357
2018 -4.303.746
2023 -21.244.047
2024 -70.811.819
(X1.000)
Takdiri siz okuyucularıma bırakıyorum.
TABLO-1

TABLO- 3 CHATGPT BİLGİSİ

Sayın Abaybars Göğez,
“İETT Mali Verileri Yalan Söylemez” başlıklı yazınız, kamu kaynaklarının kullanımı üzerine dikkatle eğilen, önemli veriler ve analitik gözlemler içeren bir çalışma. Size bu yazı vesilesiyle hem teşekkür ediyor, hem de bazı noktalara eleştirel bir derinlik kazandırmak istiyorum.
Evet, mali veriler yalan söylemez…
Ama veriler neyi söylemediğinde, işte o zaman hakikat sızar çatlaklardan.
i. Mali Veriler Ne Kadar “Tarafsız”?
Veriler teknik olarak doğru olabilir, ancak onları nasıl okuduğumuz, neyi dahil edip neyi dışladığımız, hangi bağlamı göz ardı ettiğimiz verilerin tarafsızlığını gölgede bırakır. İETT’nin zararları sadece maliyet fazlasından mı ibaret, yoksa yıllardır ihmal edilen altyapı yatırımlarının, merkezi bütçe engellemelerinin ve ücretsiz taşıma politikalarının görünmeyen faturası da bu zararın içinde midir?
ii. Kamu Zararı mı, Kamusal Yatırım mı?
Zarar eden bir ulaşım kurumu her zaman başarısız değildir. Kamusal hizmetler özünde “kâr” amacı gütmez. İETT’nin yıllık zararını salt finansal başarısızlık gibi göstermek, neoliberal ölçütlerle kamu hizmetlerini değerlendirmeye devam etmek anlamına gelir. Bu yaklaşım, ulaşımı bir hak değil bir hizmet olarak görmenin ideolojik yansımasıdır.
Bir otobüsün içinde;
Bir işçinin uykusuzluğu,
Bir öğrencinin umudu,
Bir annenin iki çocuğuyla tutunduğu metal direk…
Hepsi “zarar” kaleminde yazıyor olabilir mi?
iii. Sübvansiyonlar Gerçekten Yetersiz mi?
Sübvansiyonların artması elbette sorgulanmalıdır. Ancak burada sorulması gereken daha derin bir soru var: Neden merkezi hükümetin Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, İstanbul’da ulaşım yatırımlarını adil şekilde finanse etmiyor? Neden ücretsiz taşımanın maliyeti yalnızca belediyeye yükleniyor?
iv. Maliyet Etkinliği Değil, Adil Erişim Öncelikli Olmalı
İETT gibi kurumlar yalnızca rakamlarla değil, erişim hakkı üzerinden değerlendirilmeli. Bugün bir ilçede metro yoksa, bu o ilçedeki yurttaş için bir “ulaşım eşitsizliği”dir. Eşitsizlik bir satır arasıdır, Excel hücresine sığmaz.
son söz olarak;
Sayın Göğez, yazınız önemli. Ancak veriyle birlikte bağlamı da konuşalım. Gelin, sadece “ne kadar zarar etti?” sorusunu değil, “bu zarar kimin için üretildi?” sorusunu da soralım. Gelir tablosunun sağ tarafına değil, toplumun arka sokaklarına da bakalım. Çünkü mali tablolar her zaman yalan söylemez ama hakikatin tamamını da anlatmaz.
Kamusal alanın savunusu, yalnızca şeffaflıkla değil, adaletle mümkündür. Sağlıcakla kalın…Allaha emenet olun!…
Saygıdeğer hocam her zaman olduğu gibi ders niteliğinde bir yorum paylaşarak, benim de kısa bir yazıyla vermek istediğim mesajlarımı ve soruları zenginleştirmişsiniz.
Tabii ki sadece rakamlara dayalı inceleme yeterli değildir. Rakamların bize nasıl sunulduğundan başlayarak yerinde inceleme yapmak lazım. Ancak bu sonuçlar hiç de sempatik değil. İşletmecilik yönünden bazı zaaflar olduğu hissi uyandırıyor. Acaba sorumlu olanlar yeterince sorumluluklarını yerine getiriyor ve/ veya kamu kaynaklarının kullanımı kaynaklı hatalarından sorumlu tutuluyorlar mı?
Ülkemizde sorumlu olanlar maalesef sorumsuz, ilgili olanlar da ilgisiz gibi davranıyor.