Kasım 1998’de GÜNEY EGE GAZETESİNDE yayınlanmıştır.
Cumhuriyetimizin 75’nci yılını büyük bir coşkuyla kutladık. Hepimize kutlu olsun. Doğrusu kutlama programları o kadar yoğun geçti ki, devlet ve hükümet yetkilileri ile yerel siyasetçilerimiz, gösterdikleri performansla 10 üzerinden 10 puan aldılar. Fakat sayılı gün çabuk geçiyor. Şimdi halk soruyor; Nerede kalmıştık?
Acaba değerli devlet adamlarımız ve siyasetçiler aynı performansı, ülkemizin ekonomik yaşamı, para, finans, sosyal hayat ve diğer problemleri çözebilmek için de gösterebilecek mi? Yoksa yine aynı bozuk plağı çalarak, Çakıcı, Malki, Erol Evcil, Türkbank, seçim tarihinin bilmem kaçıncı kez ertelenmesi gibi zırvalarla günlerimizi geçirmeye devam mı edeceğiz?
Lütfen yetkili ve sorumlu bir kişi ortaya çıksın da ekonomimiz hakkında halkı rahatlatacak, çözüm getirecek bir şeyler söylesin, dişimizi kıralım. Medya ve yazılı basında magazin ve trafik kazası haberleri dışında ciddi haber seyredebilen kimse var mı?
Sanki halk başka ülkede yaşıyor, siyasiler başka ülkeyi yönetiyor. Çok değil daha Eylül başına kadar “Dünya ekonomik krizi Türkiye’yi etkilemez, biz bu krizden en güçlü olarak çıkarız” diyenlerde bugün çıt yok. Yaklaşık 1,5 yıldan bu yana başta uzak doğu olmak üzere Amerika ve Asya kıtasını felç ederek, Amerika’nın iki kez faiz indirmesine neden olan, Avrupa’yı sarsan, Rusya’yı çökerten bir krizi önemsemeyerek sanki iki aylık meseleymiş gibi görmek, temenni etmiyorum ama daha önce gördüğümüz bir filmde olduğu gibi halkımıza yeni faturalar çıkartacağa benzemektedir. Siyasetçilerimizin artık ilgi duymadığı gazete haberlerine göz attığımızda;
- Demir- Çelik sektöründe işçi çıkartmalarının hızla devam ettiğini, borsanın lokomotifi olan sektörün en karlı firmalarından Erdemir’in bu yılki 9 aylık bilançosunda 5 trilyona yakın zarar açıkladığını,
- Deri sanayinin tamamen çökerek, Tuzla’da 89 ve Gerede’de 128 firmanın kapandığını, sektörde yedi binden fazla işçinin işine son verildiğini,
- İhracatın lokomotifi tekstil- konfeksiyon sektöründe kapısına kilit vuran sayısının bine yaklaştığını,
- Otomotiv ve yan sanayinin can çekiştiğini, Ağustos ayı fiyatlarına yakın satış yapan firmalar düne kadar vadeli satışlarda aylık %7- 8 uygularken, bugünlerde 12 aya kadar %0 faiz uygulayarak ayakta kalma savaşı verdiklerini duyuyoruz.
Eğer bunlar yalan haberse hazretlerden birisi çıkar ve düzeltme yapar. Yok yalan değilse ve hala kriz yokmuş gibi davranarak halkı zamanında uyarmayıp, iş işten geçtikten sonra “pardon” demek kimseyi kurtarmaz. Bazı şeylerden haberdar olmak için ille de TÜSİAD üyesi mi olmak gerekiyor?
Tüm bu olumsuzluklara rağmen halinden memnun olan yok mu? Var tabii. En çok kâr eden ilk 10 firmaya baktığımızda, içlerinden dördünün banka olduğu görülüyor. (Akbank, Garanti, Demirbank, Dışbank)
Bu manzara karşısında bakın devlet ne yapıyor?
Batmakta olan sektörlerdeki firmalara, bankaların “kredilerinizi kapatın yoksa fena olur” dayatmasına karşı çıkmayarak, %140’lara varan devlet tahvilleri çıkartıp, banka patronlarına “geri alamayacağınız krediler vererek enayilik etmeyin, gelin benim tahvillerimden alın, enflasyonun 2,5 misli oturduğunuz yerden para kazanın” diyor. (Yazarın notu; Buna fazla güvenip bolca tahvil alan Dışbank yaklaşık 1 yıl sonra çok riskli diye kapatıldı. Meşhur bir laf vardır. Affedersiniz ayı ile aynı çuvala girilmez.! Giren bedelini öder.)
Bir de açıkça söylemediği halde el altından uçurduğu haberler varmış. Hala gladyatör edasıyla çalışarak ihracat yapmaya kalkışanlara da, “eğer her önünüze gelen bankayla çalışır da dövizlerinizi emanet ederseniz sonra karışmam ha..!” diyormuş.
Lütfen söyler misiniz dostlarım kendi ekonomisine darbe vurmak için çalışan böyle başka bir hükümet daha var mıdır? Biz neden bu acemi çaylaklara katlanmak zorunda kalıyoruz?
Battı- batıyor derken Uzak doğulu ve batılı ekonomiler paçalarını kurtarmak üzereyken, sen hala seçim takvimiyle, TCMB ile muhtemel bir devalüasyon için tedbir almaya kalkışırken, piyasalarda Ocak ayında büyük bir çöküşten söz edilirken, gururla ilan ettiğin %58 enflasyon hedefini al başına çal emi!!
Saygılarımla.
AHMET BAYBARS GÖĞEZ