Başlık “Yüzbaşılıktan ayrılan” olsa da, kapsamına mecburi hizmetini bitirip ayrılanlar dışında; 1960- 1961 Talat Aydemir kalkışmasına katılan KHO öğrencileri, 1980 öncesi “sağcı- solcu” diye yaftalanıp askeri okullardan ilişiği kesilenleri (özellikle de mezuniyetine bir ay kaldığı halde teğmen olmayı beklerken), 1980 sonrası adeta cadı avı yürütürcesine sağcı- solcu diye sicil yoluyla ilişiği kesilen genç teğmen- üsteğmen- yüzbaşıları ve Ergenekon- Balyoz soruşturmaları ile yıllarca hapis yatıp yargılanan bir kısmı beraat etse de göreve dönmeyip sivil yaşama yazar- şair- gazeteci- ressam- sanatçı- işadamı- siyasetçi olarak katılan, emekli olmayı beklemeden müstafi subay olarak yaşamını sürdürenleri de eklemek isterim. Sağlık yoluyla erken emekliye ayrılan teğmen- üsteğmen- yüzbaşı rütbesindeki arkadaşlarımız ve gazilerimiz de çoğunlukta. Emin DOKSÖZ, ALi SEYHUN başarılı işadamı ve finans yöneticisi olarak sivrilen tanıdıklarım. O kadar çoğuz ki her birini yazmak mümkün değil. Üstelik isimlerini yazmak için izinlerini almak da oldukça zor. Özellikle ulusal şairimiz Nazım Hikmet RAN, Aziz NESİN gibi ağabeylerimiz ve ustalarımızla başlamak isterim.
İster mecburi hizmetini tamamlayarak istifa etmiş, isterse sicil yoluyla ilişiği kesilmiş olsun, bu asker kökenli kişilerin ortak noktası; dik ve omurgalı duruşları, görüş ve düşüncelerinden asla taviz vermemeleri ve özgüven sahibi olmalarıdır. Kolay, kolay satın alınamazlar. Son dönemde her toplumda olduğu gibi örnekler de var. Toyluğuna ve erken kazandığı şöhreti sindiremediğini düşündüğüm teğmen Mehmet Ali ÇELEBİ gibi. Olabildiğince toplumda henüz layık oldukları şekilde tanınmayan, aslında amaçları tanınmak ve çok para kazanmak da olmayan bildiğim isimleri paylaşmaya çalışacağım.
Binbaşı- yarbay- albay hatta general rütbelerinde emekli arkadaşlarımız içinde de duruşları ve ülke sevdaları yönünden benzer özelliklere sahip olanlar çoğunluktadır. Yanlış anlaşılmayı istemem.
Talat AYDEMİR olaylarından başlarsak toplumda tanınmış gazeteciler arasında Savaş SÜZAL, Erdal ŞAFAK ile 1969 bildirisini okuyan Ali KIRCA, Mete ÇUBUKÇU ve KHO’dan öğrencim Yavuz Selim DEMİRAĞ aktif gazeteciler arasında hemen aklıma gelenler.
Osmanlı döneminde de rastlanmakla birlikte günümüzde en tanınmış ressamlardan İbrahim ÇALLI da asker kökenliydi. Ancak yazımızın konusu gereği günümüzde sanal ve fiziki ortamda tek başına sergiler açan/ katkıda bulunan sevgili kardeşim Hüseyin KORZAY’ı da anmak isterim. www.askerressamlarart.com sitesinden aldığım bilgiye göre sayın Candemir BİLEKLİ ile Erhan AYDIN da mstafi ressamlarımızdan.
Aşkın Yedi Menzili ve Rugan Ayakkabılı Teğmen, Dinle Lisa gibi romanları yazan İstanbul barosunun başarılı avukatlarından KHO’dan sıra arkadaşım Av. Haluk İNANICI’yı da eklemek isterim. Endülüs’ü Farklı Gezmek de başarılı eserleri arasındadır.
Yazar ve Galeati yayıncılığın sahibi sevgili Murat TULGA başarılı bir yazar olmanın dışında asker kökenli yazarların kitaplarını yayımlayarak yakın tarihimize ışık tutulmasına destek vermektedir.
Amatör Denizci El kitabı ve Kısa Mesafe Telsiz El Kitapları yazarı sevgili Sezar ATMACA ile Fotini’nin güncesi yazarı sevgili Doğu ÇAKIROĞLU da yakından tanıdığım diğer yazarlarımız.
Asker siyasetçiler arasında yazı başlığımız kapsamına giren sayın Mehmet Ali ÇELEBİ dışında, milletvekili olmasa da KHO’dan teğmen olmadan bir ay önce sicil yoluyla ilişiği kesilen ancak, İ.Ü. İktisat Fakültesinde tekrar buluştuğumuz kıdemli sol siyasetçilerden sevgili Salih Zeki TOMBAK’ı da anmamak olmazdı. Aynı zamanda düzenlediği ulusal ve uluslararası etkinliklerle şiir sanatına katkıları unutulmaz.
Yerel yönetimler konusunda araştırmalar yapıp kitaplar ve makaleler yazan bir kişi olarak, bloğumda gururla benzer geçmişe sahip dost ve arkadaşlarımı anmak istedim. Yolları açık olsun. Başarılarının devamını dilerim. Unuttuklarım varsa bağışlasın. Saygılarımla
Hepinizin yolu açık olsun. Sağlıklı ve güzel yaşayın.
Çok teşekkür ederim kardeşim..