Türkiye Cumhuriyeti kuruluş ilkesini Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK tanımlamış;

“Hakimiyet bilâ kayd-u şart Milletindir.”

Wikipedia şöyle açıklıyor;

“Teşkilat-ı Esasiye Kanunundan bu yana Türkiye anayasasında yer alan, TBMM’de kürsünün arkasındaki duvarda tamamı büyük harflerle yazılı bulunan ve Türk milleti adına Türkiye’nin kuruluşunu ilan eden TBMM’nin temel dayanağını oluşturan ilkedir.”

20 Nisan 1924- Anayasası; Madde 3- Egemenlik, Kayıtsız Şartsız Milletindir.

Cumhuriyetimizin 100’ncü yılında, parti genel başkanlarının belirlediği adayların seçildiği seçim sistemimizle, milletin tercihlerini neden seçemiyoruz sorularının cevabını veren yok. Yeni bir seçim sistemi için arayış da.

  • Engel, mevcut sistemden yararlanan siyasi partiler ve liderleri mi?
  • Demokrasimizi geliştirmek adına daha iyi bir sistem geliştiremez miyiz?
  • Yerel yönetim- TBMM seçimlerinde “EGEMENLİK, KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİN” mi?
  • Vatandaşlara hatta siyasetçilere bile sorsak, “bizi temsil edenleri, biz mi seçiyoruz”?

Göstermelik birkaç eğilim yoklaması hariç Milletvekillerinden Belediye başkanlarına, Belediye Meclis üyelerinden İl genel Meclis üyelerine kadar tüm adaylar, sayın genel başkanlar ve GİK- Genel İdare Kurullarınca belirleniyor? 83 milyonluk Türkiye’nin kaderi 3-5 genel başkanın iki dudağı arasında.

Sorarsan “tek adam” sistemine karşıyız. 3- 5 adam! olursa her şey düzelmiş mi oluyor?

Kısacası “EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ SİYASİ PARTİ GENEL BAŞKANLARINDA” dersek yanılmış olur muyuz?

Çünkü hiçbir şekilde “milletin” itiraz etme şansı yok ve önüne gelen listeden “kayıtsız şartsız” tercih yapmak zorunda kalıyor.

Sadece tek istisna var! Muhtarların seçilmesi.

İzninizle asıl konumuz olan Yerel Yönetimler hakkında biraz bilgi vermek isterim.

2014- 2018 dönemini kapsayan “ONUNCU KALKINMA PROGRAMI” Yerel yönetimler özel ihtisas komisyonu raporu Md. 2.1; “Anayasa ve ilgili kanunlara göre yerel yönetimler, il özel idaresi, belediye ve köy idarelerini ifade etmektedir.” Diğer açık kaynaklar da benzer şekilde ifade ediyor.

İl özel idaresinin organları il genel meclisi, il encümeni ve validir.

Belediyenin organları belediye meclisi, belediye encümeni ve belediye başkanıdır.

Belediyeler; Büyükşehir, Büyükşehir ilçe, İl, ilçe, belde şeklinde ayrılmıştır.

Muhtarlıklar da mahalle ve köy olarak ayrılır.

Mahalli idareler içinde birden fazla mahalli idarenin, yürütmekle görevli oldukları hizmetlerden bazılarını birlikte görmek üzere kendi aralarında kurdukları kamu tüzel kişiliği olarak Mahalli İdare Birlikleri de var. (Bu birliklerin yönetimi kendi içlerinde seçilmekte olup konumuz dışındadır.)

Bu genel hatırlatmalardan sonra biraz da işin rakamsal boyutuna girelim.

Türkiye’de 30 büyükşehir, 51 il, 922 ilçe, 388 belde belediyesi var. (Toplam 1.391 belediye.)

İçişleri bakanının ifadesiyle 19 Eylül 2019 itibarıyla 50.278 mahalle ve köy muhtarı olduğunu öğreniyoruz. İçişleri bakanlığı web sitesinde 15 Ocak 2022 itibarıyla 32.168 mahalle, 18.292 köy olmak üzere 50.460 muhtarlık olduğu yazılı.

Belediye meclis üyeleri toplamı 20.745 olup, 1.272 de İl genel meclis üyesi var. Toplam 22.017.

Aday adayları ve alınan bağışlar.

24 Haziran MV- Milletvekili seçiminde aday adaylarından AK PARTİ 6.000 TL, CHP 10.000 TL, İYİ PARTİ 5.000 TL, SAADET PARTİSİ 3.000 TL, MHP ve HDP 2.500 TL alırken, kadın- genç ve engellilerden yaklaşık yarısı kadar bağış alınmış. https://www.hurriyet.com.tr/gundem/iste-siyasi-partilerin-aday-adayligi-tarifesi-40819737

AK PARTİ’ye 7.329, İYİ PARTİ’ye 2.800, MHP’ye 1.815, CHP’ye 1.592 aday adaylığı başvurusu yapılmış. https://odatv4.com/makale/hangi-partide-kac-kisi-aday-oldu-10051822-138547

Seçimlere 10 siyasi parti katılmaya hak kazanmış. https://tr.wikipedia.org/wiki/2018_T%C3%BCrkiye_genel_se%C3%A7imleri#Se%C3%A7ime_kat%C4%B1lan_siyasi_partiler

YSK- Yüksek Seçim Kurulu’nun yayınladığı son listede bugün seçim yapılsa 24 parti seçimlere katılabiliyor. https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/ysk-secime-girecek-partileri-acikladi-1899661 (Şubat’ta bekleme süresi dolacak Memleket partisiyle birlikte 25 olacak.)

600 M.V. için dört partiye 13.536 aday adayı başvurmuş. 600 M.V.’nin tam 22,5 katı.

Diğer altı siyasi partiye ortalama 1.000 başvuru olsa yaklaşık 20.000 aday adayı başvurmuş.

Ortalama 3.000 TL’den çarpınca 60.000.000 TL bağış toplanmış. Yukarıdaki rakamlara göre parti başına ne kadar düştüğünü siz hesaplayın. (Bağış almayan partiler de var.)

1.391 belediye başkanlığı için 10 siyasi partiye ortalama 4- 5 aday başvursa yaklaşık 50.000 aday adayı eder. AK PARTİ büyükşehir adaylarından 7.500 TL, il için 3.000 TL, ilçeler için 2.500 TL bağış almış. https://www.aa.com.tr/tr/politika/ak-parti-aday-adayligi-basvuru-ucretleri-belirlendi/218877

Ortalama 2.000 TL bağış alındığı varsayarsak (almayanlar da var) 100.000.000 TL gelir elde edilmiş.

22.000 meclis üyeliği için her partiye 2 aday adayından 440.000 başvuru yapıldığını söyleyebiliriz.

Her birinden 500 TL bağış alınmış olsa 220.000.000 TL bağış toplanır.

Hani halk arasında “seçim ekonomisi” diyoruz ya.! Adaylığı kuvvetlendirmek için yapılan resmi- gayri resmi ekstra bağışlar, yardımlar, flamalar- seçim aracı dolaştırma vb. giderler ile seçimde %3 ve daha fazla oy alan partilere yapılan hazine yardımları hariç, siyasi partilerin kasasına giren toplam bağış yaklaşık 400.000.000 TL. Bunun da ¾’ü yani 300.000.000 TL’si Yerel seçimler kaynaklı.

Niye! Adayları parti genel başkanları ve parti kurulları belirlediği için.

Ödenen hazine yardımlarıyla birlikte partilerin kasasına giren yaklaşık 1 milyar TL. Güzel para değil mi!!

Şimdi başa dönersek.. “EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ SİYASİ PARTİ GENEL BAŞKANLARINDA” derken haksız mıyız? Böyle bir kazançtan partilerin vazgeçip, Yerel yönetimlerde “EGEMENLİK, KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR” ilkesine göre seçim sisteminde düzenleme yapmalarını beklemek hayalden öteye geçebilir mi?

Pekala bir soru daha soralım;

Liderlerin belirlediği bu adaylarda milletin aradığı Liyakat, Eğitim, Yeterlilik, Bilgi, Beceri, Devlet adamlığı vb. özellikleri görebiliyor muyuz? Maalesef hayır. Çok basit bir gerekçemiz var.

Öyle olsaydı, Sayıştay her yıl binlerce sayfa rapor yazmak zorunda kalmaz, aynı hatalar tüm siyasi parti belediyelerinde sistematik şekilde tekrarlanmazdı. (Bu konuda 36.000+ Sayıştay rapor özetlerini çıkardığım BELEDİYELERDE SİSTEMATİK HATALAR VE ÇÖZÜMLER kitabımda örneklerle açıklamalar yaptım.)

Eğer bir duvarcı ustası veya tekstil atölyesi çalışanından bile istenen ustalık belgesi benzeri sertifika, milyarlık bütçeleri yöneten belediye başkanlarından istenmiyorsa niye şaşırıyoruz ki!

Kamu yönetiminin kılcal damarları olan Belediyelerde çalışanlar 657 sayılı Devlet memurları kanununa tabidir. Belediye başkanlarına tanınan bazı üst yönetim atamaları (ÖKM- başkan yardımcısı- Genel sekreter ve yardımcıları- daire başkanları vb.) için KPSS sınav notu ve yazılı sınav bile istenmez/ yapılmaz.

Bir beldenin geleceğini/ kaderini belirleyerek el kaldıran meclis üyeleri için de durum aynıdır.

Tamam da bir fikrin var mı diye soranlara arz ediyorum.

1. Yaklaşık 250 civarı mevzuata sahip yerel yönetim başkan, meclis üye ve üst yöneticileri üniversiteler ve/ veya MYK- Mesleki Yeterlilik Kurumu benzeri kurumlardan sertifikalı eğitim almalı. (Parti okulları ve TBB- Türkiye Belediyeler Birliğindeki gibi 3- 5 saatlik eğitimleri bana kimse savunmasın.) Bakınız; https://abaybarsgogez.net/siyasi-partilerde-egitim/

2. Başlangıçta %50 meclis üyesi, muhtar gibi eğitimli- sertifikalı mahalle adayları arasından seçilmeli. (Bana göre tümü böyle seçilmeli ama geçiş dönemi için buna da razıyım.)

3. Muhtarlar, Kent konseyi başkanı, Belediyede en fazla üyeye sahip işçi ve memur sendika temsilcileri meclisin doğal üyesi olmalı.

4. Büyükşehir meclislerinde, ilçede en fazla oy almış muhtarlar meclis üyesi olmalı. Kent konseyi ve sendika temsilcileri sadece il ve ilçe meclislerinde görev almalı.

5. Muhtar seçiminde ikinci en çok oy alan, muhtar yardımcısı olarak görev yapmalı. Özlük hakları muhtar gibi olmalı.

6. Belediye başkanları mutlaka bir akademik kurumdan sertifikalı eğitim almış olmalı.

Önerimi destekleyen unsurlar;

1. Böylelikle eğitim almış sertifika sahibi muhtar adayları mahallenin çıkarlarını ilçe- büyükşehir meclisinde ve komisyonlarda layıkıyla savunabilir.

2. Mecliste bulunduğu zamanlarda katıldığı oturum başına ödenek alacağı için geliri artar. (Gerekirse bazı haklar da buna eklenir.)

3. Mecliste görev yaparken, senelik izinde yerine bakan muhtar yardımcısı sayesinde hizmette aksama olmaz.

4. Mahallelerden seçilmiş %50 kontenjana tabi diğer eğitim görmüş sertifika sahibi meclis üyeleri de mahallenin çıkarlarını layıkıyla savunur. Savunamazsa bir daha seçilemez.

5. Büyükşehir, il ve ilçe belediyelerinde parti kontenjanından seçilmiş liyakatlı- sertifikalı meclis üyeleri, tüm sorumluluk üzerinde olan belediye başkanlarının makul- mantıklı önerilerini “parti- grup kararı” var diye ret oyu kullanamaz. Kullansa da çoğunluğun kararı karşısında hüküm ifade etmez. (Böylece kimi meclislerde olduğu gibi “davul başkanın boynunda, tokmak meclis çoğunluğunun elinde” gibi abuk durumlar yaşanmaz.)

6. Belediye başkanları ve üst yöneticileri, liyakat esaslı oluşmuş böyle bir meclis karşısında hata yapmamaya özen gösterir. Çünkü pek uygulanmasa da meclisin belediye başkanı hakkında soruşturma açma ve başkanlığını düşürme yetkisi vardır.

7. Sayıştay denetimlerinde şimdiki gibi sistematik hatalar görülmez. Sayıştay ilamları zamanında ve etkin şekilde yerine getirildiği takdirde kamu kaynakları doğru şekilde kullanılmış olur. Bu da belde halkının refah, mutluluk ve adil yaşam haklarına kavuşmasının önünü açar.

Fazla uzatmadan iki soru ile yazımı bitirmek istiyorum sevgili okurlarım. Bir sabah uyandığımızda böyle bir sisteme geçildiğini görsek kendimizi daha mutlu ve güvenli hissetmez miyiz?

EGEMENLİK, KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR lafı sadece duvarda yazılı solagan değil, uygulamaya geçmiş olmaz mı?

Bana kalırsa belediye başkanları da aynı şekilde muhtar gibi egemen halk tarafından seçilmeli ya inşallah ileride görürüz. Ancak yukarıda önerdiğim sistemle oluşacak belediye meclisleri, aynen Cumhurbaşkanının TBMM tarafından seçildiği gibi, kendi içinden ve/ veya dışarıdan, aday adayları arasından bir adayı salt çoğunlukla seçebilir. Böylelikle meclis kendi seçtiği adayın sorumluluğunu iliklerine kadar hisseder.

Belediyeler siyasi partilerin şubesi, organı, organizasyonunun parçası olmadığı gibi, belediye başkanının da amiri bilinenin aksine siyasi parti genel başkanı olmayıp, kimse “belediye başkanlarıma talimat verdim” diye cümle kuramaz/ kurmamalıdır. Çünkü onun yakasında partinin rozeti yoktur ve devlet memurudur. Siyasi partiler de devlet dairesi değildir.

Muhalefet partisinin “muhtarlık sisteminin geliştirilmesi” üzerine 85 maddelik yasa taslağı hazırlamak yerine, topyekün Yerel yönetim sisteminin siyasetten ari olarak yeniden düzenlenmesine kafa yorulmasına ihtiyaç olduğu açıktır. Sorunlar muhtarların maaş yerine ödenek almasından çok daha fazladır. Tüm vatandaşların beklentisi de budur.

Sevgiler ve saygılar sunuyorum.

Bilgi paylaşınca güzel
X

Şifrenizi mi unuttunuz?

Bize Katılın