“YEREL YÖNETİMLERDE TARIMSAL DESTEKLER VE HAYVAN HASTANELERİNİN ÖNEMİ.” başlıklı yazımdan bazı alıntılar yaparak konuya girmek istiyorum. Daha detaylı incelemek isteyenler için; https://abaybarsgogez.net/yerel-yonetimlerde-tarimsal-destekler-ve-hayvan-hastanelerinin-onemi/

2020 nüfus sayımına göre 83 milyonu aştık. Mültecilerle birlikte 90 milyona yaklaştık. Birinci kademe sağlık hizmeti ve insan sağlığını korumak için Aile sağlık merkezleri, klinikler, özel/ kamu hastaneleri, üniversite araştırma hastaneleri, enstitüler ile araştırma ve referans laboratuvarlarımız var. Hepsi T. C. Sağlık bakanlığına bağlı.

Ülkemizin ikinci büyük nüfusunu oluşturan, resmi makamlarca 55 milyonu bulan büyük ve küçükbaş tarımsal hayvanlarımız ile tam sayısı bilinmese de milyonlarca sahipli ve sahipsiz evcil hayvanlarımız da var.

Sahipli hayvanlarımız için hayvan hastaneleri ve klinikler hizmet verirken, sahipsiz hayvanlara yerel yönetimler barınaklarda hizmet veriyor. Ancak sadece İBB hayvan hastanesi Tarım bakanlığınca ruhsatlı.

Bu yazımızda önleyici sağlık hizmetleri ve gıda güvenliği açısından, temel besin kaynağımız olan hayvansal gıdaları temin ettiğimiz tarımsal hayvanlarımıza sağlık hizmeti verilmesinde ki ayrıntılara değineceğiz.

Tarım bakanlığı web sitesinde 18 üniversitenin veteriner fakültelerine bağlı ruhsatlı hayvan hastanesi var. 7/24 hizmet vermeyip eğitim ve araştırma hastanesi olsalar da, bazıları mesai saatlerinde vatandaşlara da hizmet veriyor.

Türkiye Jokey kulübünün ikisi Bursa’da 10 At hastanesi olup, sadece İBB’nin hayvan hastanesi ile Giresun damızlık sığır yetiştiricileri birliğinin birer Tarım Bakanlığı ruhsatlı hayvan hastanesi olduğu görülüyor.

Ankara’da 9, Antalya’da 6, Giresun’da 1, Eskişehir’de 1, İzmir’de 4, İstanbul’da 5, Kırklareli’de 1, Mersin’de 1, Muğla’da 1 ruhsatlı/ izinli 28 adet özel sektörce işletilen ruhsatlı toplam 58 hayvan hastanesi var. (Bu arada birçok yerel yönetim, ruhsatı olmadığı halde sahipsiz evcil hayvanlar için hayvan hastanesi açmış. Keşke sahipli evcil hayvanlara da sağlık ve pansiyon hizmeti verebilseler.)

Ayrıca web sitesinde 7.328 adet ruhsatlı klinik ile “Afyon’da 2, Aydın’da 2, Antalya’da 2, Balıkesir’de 6, Burdur’da 3, Bursa’da 9, Hatay’da 1, Çanakkale’de 3, İstanbul’da 22, İzmir’de 11, Kayseri’de 1, Kırşehir’de 1, Kocaeli’nde 2, Manisa’da 2, Muğla’da 1, Nevşehir’de 1, Osmaniye’de 1” tane olmak üzere 73 ruhsatlı özel poliklinik olduğu görülüyor. Hayvan yetiştiriciliğinin gelişmiş olduğu bölge ve illerle karşılaştırma için verdim.

Hayvanlara ait tüm hastaneler, klinik ve poliklinikler T.C. Tarım bakanlığına bağlı.

11.06.2010 tarihli 5996 sayılı “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu” Md; 11 göre 21.12.2011’de “TARIMSAL HAYVAN HASTANELERİ YÖNETMELİĞİ” hazırlanarak eski yönetmelikler iptal edilmiş. (03.04.2012 ve 08.07.2019’da değişiklikler yapılmış.) Yönetmelik;

Md. 4.f; Hastane: Bütün hayvanların hastalıklarının teşhis ve tedavilerinin ayakta veya yatarak yapıldığı hayvan hastanesini, g) Hayvan: Suda yaşayan hayvanlar, sürüngenler ve amfibik hayvanlar dâhil omurgalı ve omurgasız canlıları, ğ) Hayvan sahibi: Hayvanın mülkiyetini elinde bulunduran, maddi ve manevi sorumluluğa sahip gerçek veya tüzel kişiyi,

Md. 5; Hastane kurmak isteyen gerçek ve tüzel kişilerde aranan özellikler ve başvuru şartlarını açıklıyor.

Md. 6; Ruhsat için gerekli belgeler. … ((e) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Lisans Belgesi bile isteniyor!)

Md. 7; Hastanenin bölümlerinin nelerden oluşacağını açıklıyor.

Md. 8.1; Hastanelerde bulunması gereken teçhizat ve donanım. a) Büyükbaş hayvan muayenesi için travay. b) Küçükbaş hayvan muayenesi için en az 95x110x60 cm paslanmaz krom nikel muayene masası. c) Yeterli dolap. ç) Aşı, serum ve biyolojik maddelerin saklanması için buzdolabı. d) Operasyon odasında, kolay hareket edebilen operasyon lambası. e) Hidrolik ayarlı 75 derece eğilebilir, en az 95x110x60 cm ebadında operasyon masası. f) Yoğun bakımda dezenfeksiyon için uygun özellikte kafesler. g) Büyükbaş hayvanlar için 4×3 m2’den küçük olmayan yoğun bakım padokları. ğ) Yeterli çöp kutusu. h) Pencerelerde tel. ı) El değmeden çalışan musluk. i) Basınçlı su ve hortum. j) Jeneratör. k) Yangın ve iş güvenliği alet ve malzemeleri. l) Hava temizleyici ventilasyon sistemi. m) Büyükbaş hayvan için rampa. n) Bağımsız bölüm ve oda kapılarında 5×20 cm tabela. o) “DİKKAT TIBBİ ATIK” ibaresi bulunan kırmızı renkli torbalar.

(2) Hasta bekleme odasında, hastane ruhsatı, sorumlu yönetici belgesi, veteriner hekimlerin çalışma izin belgesi, bağlı bulundukları veteriner hekimler odasından alınmış o yıla ait asgari ücret tarifesinden az olmamak kaydıyla hazırlanmış ücret tarifesi, hasta sahipleri tarafından görülebilecek bir yere asılır.”

08.07.2019’da yönetmeliğin Md. 5 ve 6’da bazı değişiklikler yapılmış.

Çöp kovasına kadar ihtiyaç duyulan donanım açıklansa da hastane için gerekli olan hizmet ve mobil araçlar yok. Bilindiği gibi insanlar hastaneye gider, hayvanlara yerinde sağlık hizmeti verilir. Bunun için de büyükbaş hayvanların bile operasyon/ ameliyatlarının yapılabileceği, içinde ilaçlar ve tohumların da saklanabileceği soğutucu/buzdolapları ve tırnak kesme/törpüleme aparatlarının olduğu kamyonet/ minibüs ve binek araçların olması gerekir. Köylü peşinde koyunları ve mandasıyla Kadıköy ve Bakırköy’de hastane aramaz.

Başta hayvancılığın gelişmiş olduğu illerde olmak üzere, her ilde en az bir ve daha fazla, hatta bazı merkeze uzak büyük ilçelerde hayvan hastanelerine ihtiyaç var.

Hedef 1- 20 arası hayvanı olan küçük işletmeler olmalı. Büyük işletmeler zaten maliyeti azaltmak ve verimlilik için bünyelerinde veteriner (ler) ve sağlık teknisyenleri bulundurmak zorundalar.

Hastaneler 7/24 hizmet vermeli, reçeteyle indirimli ilaç alınabilmesi için Tarım bakanlığından ruhsatlı olmalı.

Şu an bakanlık web sitesinde klinik olarak kayıtlı serbest veterinerler, hayvan sahiplerine, yerinde bu hizmeti sunuyorlar. Ancak süt ve tarımsal gelirleri düşen hayvan sahipleri veterinerlerin hizmet bedellerini ödemekte zorlanıyor. Süt ineklerini kesime gönderenler olduğu basın ve medyada konuşuluyor. Besicilerin işi daha kolay olsa da, süt sığırcılığı çok daha masraflı. Nedense erkekler hep daha masrafsız..!

Çözümü var mı bu işin..!

%50 devletçe sübvanse edilen Tarsim sadece hayat sigortası yapıyor. Muayenehanesi olan doktorlara özel sağlık sigortalarının ödeme yapamaması gibi, ruhsatlı Hayvan hastaneleri kurulduğunda Tarsim mevzuatında yapılacak düzenlemeyle sağlık sigortası da verilebileceğini düşünüyorum. Zaten geç ödenen hayvan başına destekler, kaynakta kesilerek Tarsim’e sağlık sigortası bedeli olarak transfer edilirse, hayvan hastaneleri de verdikleri hizmetlerin bedelini Tarsim’den tahsil etse hiçbir köylünün buna itiraz edeceğini düşünmüyorum. Hatta eminim böyle bir sistem kurulsa hayvan yetiştiricileri kendilerini daha güvende hissedecektir.

Biraz daha ileri gidelim. Devlet en az 10 büyükbaş ve/ veya 30 küçükbaş sürüsü olanların SGK primini ödüyorum dese hayvan sayımızda rekorlar kırılır. Çünkü hayvan yetiştiricisinin sağlığı da önemlidir.

Finansın temelinde sigorta sistemi vardır. En azından gelişmiş batılı ülkelerde böyledir. Hayvan hastaneleri kurulduğunda Tarsim ve/ veya Tarımsal hayvan hastaneleri zinciri kuracak özel işletmecilere devlet hayvan başına destekleme primini peşin yerine hazine garantisi olarak verse bile, hayvanlara sigortalı sağlık hizmeti sunulabilir. Alınan hazine garantileri uluslararası fonlama mekanizması içinde finansman ihtiyacını çözer. Yine YİD- Yap İşlet Devret şeklinde ki ihale sistemiyle de hazineye yük olmadan hastaneler zinciri kurulabilir.

İlaç ve tohumlama fiyatlarında da SGK’lı hastalar gibi liste fiyatından %70- 80 devlet katkısı sağlanabilir.

Bu sistemle atama bekleyen binlerce veteriner ile sağlık teknisyenlerine de ciddi bir istihdam alanı yaratılır. İnsanların temel besin kaynağı olan tarımsal hayvanlarımızın sağlığı ile birlikte, önleyici sağlık hizmetleri yaygınlaştırılarak hastalıklar ve ilaç tüketimi azalır, hastanelere duyulan ihtiyaç da zamanla azalmış olur.

Gelişmiş batılı ülkelerde artık adı bile geçmeyen/ unutulan şap, brusella, sığır vebası, kuş gribi vb. hastalıklar ülkemizde hala yaygın. Hasta hayvanların itlafı için 2011/ 2489 “Tazminatlı Hayvan Hastalıkları ve Tazminat Oranlarına Dair Yönetmeliğe” göre ödenen tazminat oranları da zaman içinde görece azalacaktır.

Tüm bu operasyonlar için bütçeden Anayasa gereği çiftçilere verilmesi gereken paylar bile yeterli olur.

Ülkemizde hastalıktan ari bölge olarak (Şap hastalığı) sadece Trakya’nın olması garip değil mi? Neden başka şehirlerde yok? Özellikle doğu ve Güneydoğu bölgesinde kaçakçılığın yaygın olması nedeniyle mi? Bu kaçak etlerin batıdaki bazı marketler ile et satış mağazalarında satıldığı sır değil.

Sahipsiz sokak hayvanları için kurdukları hayvan barınakları ve hayvan hastaneleriyle yerel yönetimler, bazı ek yatırımlar ve personel takviyesiyle çok hızlı Tarımsal hayvan hastanelerine sahip olabilir. Devlete göre daha esnek yapıya sahip olduklarından, Büyük- Küçükbaş Yetiştirici Birlikleriyle işbirliği yapılarak, ruhsatlı hastaneleri Tarsim kapsamında sağlık sigortası sistemi ile buluşturabilirler.

Her hastane yanında Veteriner Teşhis ve Analiz Laboratuvarları da kurularak, gıda güvenliği konusunda büyük bir aşama kaydedilmiş olunur.

İşte bu tedbirlerle hayvan yetiştiricileri güvenle çok daha hayvana sahip olmak isteyecek, neden hayvan sayımız artmıyor endişeleri de ortadan kalkacaktır.

Her ne kadar çok fazla dile getirilmese de yaklaşık 15 milyon büyükbaş ve 40 milyon küçükbaş hayvanımızın %15-20’si hastalıklıdır. Yani 2 milyon büyükbaş ve 5 milyon küçükbaş hayvandan bahsediyoruz. AB kurallarına göre bunların hemen itlaf edilmesi ve yerine devlet tarafından hayvan verilmesi gerekir. Hazineye 10 milyar TL civarı maliyeti olacaktır. Diyelim ki verdik. Ahırların rehabilitasyonu ve dezenfeksiyonu yapılmadığı takdirde yeni verilen hayvanlar da hastalanacaktır.

Köylerde modern ortak ahırlar kurmak kolay değildir. Köylü ve özellikle de kadınların hayvanlarıyla duygusal bağı vardır. Uzak kalmak istemezler. Yine de zorlanmalıdır. 100- 200 büyükbaş hayvan ahırları yapıp, atıklardan biomas/biyogaz sistemiyle köyün enerji ihtiyacı bile sağlanabilir. Çıkan kompost çiftçilere organik gübre olarak dağıtıldığında enerji ve gübre maliyetlerinde ki düşüşler nedeniyle varsa toplu ahır direnci kırılabilir. Hatta ahırda çalışacak 2-4 kişinin de sigortası devletçe karşılandığı takdirde büyük destek görür.

Buzağı ölümleri ciddi bir sorundur. Sağlıksız koşullarda yetişen hayvanlarla, çoğunlukla maddi yetersizlikler ve saklama koşullarının elverişsizliği nedeniyle uygun tohumlama yapılamayan hayvanlarda, buzağı ölümleri daha sık görülmektedir. Yine uygun tohumlama ile süt ve et verimi yüksek ırklar elde edilebilir.

Sevgiler ve saygılar sunarım.

Ahmet Baybars GÖĞEZ

Bilgi paylaşınca güzel
X

Şifrenizi mi unuttunuz?

Bize Katılın