Türkiye ilginç bir ülke. Türk halkı ve seçmenler de oy tercihlerinde bulunurken ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor.

Diğer taraftan Türkiye’de il ve ilçe sayılarına baktığımızda da ilginç bir dağılım görüyoruz. Bu konuda “HANGİ İLDE NE KADAR İLÇE- BELDE BELEDİYESİ VAR?” başlıklı yazımı https://abaybarsgogez.net/hangi-ilde-ne-kadar-ilce-belde-belediyesi-var/ linkinden okuyabilirsiniz. Bir kısmını aşağıdaki açıklamalarımda kullanacağım.

Kardeşim seçimler bitti gündemde başka konular var diyenleriniz olabilir. Tasalanmayın ülkemizde seçimler hiç bitmez. Şu an gündemin en önemli konusu erken seçim değil mi?

TV ekranlarında, siyasi partilerin Salı- Çarşamba grup toplantılarında konuşulanlara bakalım. Özellikle muhalefet ısrarla “ilk seçimde gideceksiniz, biz iktidara gelip Türkiye’nin tüm sorunlarını çözeceğiz” diye iktidara aba altından sopa uzatarak, iddialı söylemlerde bulunuyor.

Bir hatırlatma yapmama izin verirseniz. Genç Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan itibaren 10 yıl içinde yaptığı devrimler, kazanılan çağdaş görüntü, tüm dünyada (sağır sultan tarafından bile) duyularak ilgiyle izleniyordu değil mi? Ancak, kırsal kesimde yaşayan (o tarihte nüfusun neredeyse %75’i) köylü hala kurtuluş savaşı öncesinde, hatta Osmanlı dönemindeki fakirlik ve garibanlığını atlatamamıştı. Ankara’da neler olduğu ve siyasi iklimin nasıl geliştiği onun gündeminde ilk sıralarda hiç yoktu.

Ta ki 1945’de çok partili hayata geçip, siyasetçiler oy toplamak için köy, köy gezmeye başlayıncaya kadar, “köylü milletin efendisidir” sözünden haberi bile yoktu. Oy vermek gibi bir gücü olduğu kendisine hatırlatıldıktan sonra, demokratik bir toplumun bireyi olduğunun farkına varabilmişti.

Efendim o zaman iletişim güçlü değildi gibi savunmalar yapılabilir. Haklı da olabilirler. Ben yapılan siyasi değişim ve alınan kararların etkilerinin toplumun tümü tarafından içselleştirilmesinden (hazmetme kapasitesinden) söz ediyorum.

Cumhurbaşkanlığı başkanlık sistemine geçişle birlikte yaşanan sosyal, siyasal ve ekonomik değişimler ile sonuçları, artık %25’i kırsal kesimde yaşayan halkta nasıl bir etki- tepki yarattı? Muhalefet bunu tam olarak ölçebiliyor mu? Onlara göre cevap her ne kadar EVET olsa da, geçmişte gördük ki tahminler yanılabiliyor. Yani “evdeki hesap, çarşıda tutmuyor.”

23 Haziran seçimleri sonrası bloğumun PROJELER başlığında yayınlanan “İMECE SİSTEMİ İLE SEÇİMLERE HAZIRLIK SİSTEMİ” önerimi bu yüzden hazırladım. (Tümünü yerleştirmek mümkün olmadı.) Seçimler öncesinde bir genel başkan ve partinin ileri gelen sayın milletvekillerine projemi gönderdiğimde, yerel yönetimlerde yetkin ve geçmişte bu konuda görevler üstlendiğini söyleyen bir parti yetkilisi projemi okuduktan sonra; “Baybars bey biz il ve büyükşehirleri kazanmak istiyoruz, siz köylerden başlayın diyorsunuz” diyerek uygun bulmamıştı. Gelin görün ki, yerel seçimlerde Türkiye çapında %7,3 oy alan partisi, sadece 24 ilçe ve belde belediyesi kazanabildi. Hemen, hemen aynı %7,5 oy alan başka bir parti ise; 1 BB, 10 il, 223 ilçe ve belde belediyesi kazandı. Acaba sayın genel başkan bu sonuçlardan sonra “keşke” dedi mi bilemiyorum.

Genel merkezden otobüsler kaldırıp, makam araçlarıyla il ve ilçelere yapılan günübirlik ziyaretlerle, hepimizce malum sorunların dinlenmesi, “biz iktidara gelince sorunlarınızı çözeceğiz, sizden oy istiyorum” şeklinde muhalefet partilerinin neredeyse ortak söylemi, köylüyü bilmem ama beni pek ikna etmiyor.

Siyasi partiler il- ilçe teşkilatlarının gücünü kullanmayı öğrenmeli. Genel merkez gerektiğinde destek verse de, asıl görevi teşkilatlarının çalışmalarını denetlemek, varsa eksikliklerini gidermek ve sorun çözmek odaklı olmalıdır. Çarpıcı bir örnek olduğu için en az sevgili Haluk LEVENT kadar başarılı bir organizasyon kurmaları çok mu zor?

Şimdi 31 Mart YSK seçim sonuçlarına göre hazırladığım tabloya göre istatiksel değerlendirme yapacağım.

PARTİLERGEÇERLİ OY ORAN %BÜYÜK ŞEHİRİL BELEDİYE  İLÇE+ BELDEİL+ İLÇE TOPLAMİL+ İLÇE ORAN %BB DAHİL TOPLAMBB DAHİL ORAN %
AK PARTİ42,6152372174254,875754,7
CHP29,4111123024017,725118,1
İYİ PARTİ7,3  24241,8241,7
MHP7,511022323317,223416,9
HDP5,63557574,2604,3
SAADET P3  21211,6211,5
BBP1,9  10100,7100,7
DSP0,9  660,560,5
DP0,9  880,680,6
TKP0,3 1 10,110,1
BAĞIMSIZ0,3 112131130,9
VATAN P0,2    000
TOPLAM99,930511.3081.3551001.385100
  • Kırıkkale İli Keskin İlçesi, Artvin İli Yusufeli İlçesi, Denizli İli Honaz İlçesi ve Adıyaman İli Besni İlçesi Kesmetepe Beldesi Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptaline karar verildiğinden sonuçlara dahil edilmemiştir.
  • Adıyaman İli Besni İlçesi Suvarlı Beldesi seçim sonuçları dahil edilmiştir.
  • 3 ilçe ve 1 belde belediyesi eksik olduğu için geçerli oy oranı %99,9 olarak belirtilmiştir.

YSK- Yüksek Seçim Kurulunun kesinleşmiş seçim sonuçlarına göre tablo böyle olsa da, istifalar ve Kırklareli belediyesi (CHP’ye katıldı) gibi bağımsız listede olanların partiye katılımı ile durum değişti. Ancak oransal olarak görmek istediğim sonuçları etkileyebilecek seviyede değil değişiklikler.

Tabloya göre siyasi partilerin aldıkları oy oranlarına göre kazandıkları belediye başkanlığı sayıları arasında çok büyük farklar var. En çarpıcı olan da neredeyse aynı sayıda oy alan MHP ile İYİ PARTİ arasında belirginleşmiş. Tabii ki benzer seçmen profiline sahip İYİ PARTİ’nin kısa sürede seçimlere katılıp bu denli başarı göstermesini küçümsemek haksızlık olur. Ancak, oyların konsolide edilememesi nedeniyle kazandığı belediye sayısı görece MHP’ye göre onda bir seviyesinde gerçekleşmiş.

Bir başka dikkat çekici nokta daha var. Genel seçimlerde İYİ PARTİ ile ittifak kurarak Afyon milletvekili seçilen DP genel başkanı sayın Gültekin UYSAL’a rağmen, AK PARTİ’nin hemen ardından %39,70 ile ikinci parti olsa da, İYİ PARTİ hiçbir belediyeyi kazanamadı. DP ise bir belediye kazandı. Afyon konusuna aşağıda tekrar döneceğim.

HDP bölgesel bir parti olarak %5,6 oyla 60 belediye kazanmış. AK PARTİ’nin aldığı oyların %69’nu alan CHP, AK PARTİ’nin kazandığı belediye sayısının %33’nü kazanmış. Nüfusa göre baktığımızda durum neredeyse tam tersi olsa da, biz sayısal/ birim olarak değerlendirme yapıyoruz.

Afyon konusuna tekrar dönersek; Aşağıdaki tabloda nüfus, ilçe+ belde sayıları ve kapladıkları yüzölçümlerine göre ilk 10 İl- BB inceleyince ilginç verilerle karşılaşıyoruz. Afyon sürpriz bir şekilde Türkiye’de en fazla ilçe ve belde belediyesine (İl dahil 60) sahip. İstanbul BB zorla ikinci sıraya yerleşirken, Tokat- Yozgat- Kütahya- Niğde ve Zonguldak belediyelerinin merkez dahil toplam belediye sayısı 215. Türkiye genelinde 1.390 belediye olduğuna göre %15,5 karşılığı.

Siyasi partilerimiz bu değerlendirmeleri mutlaka çok daha detaylı yapıyordur. Saygı duyarım. Ancak, bu 215 belediyenin 144’ü kırsal bölgeye en yakın belde belediyesi. Yazımın başında açıkladığım gibi Ankara’da neler oluyor, seçim sistemi ve/ veya Türkiye’nin siyasi yapısı değişmiş gibi meselelerden çok, kendi geçim meselesi ile ilgili oralarda insanlar. Çoğu eğitim ve kültürel seviye olarak Türkiye standartlarının altında. Ancak kimin kendisine dokunup, dertleriyle ilgilendiğinin de farkında. Haluk Levent’i sorun hepsi bilir.

Nüfusa göre belediyelerİlçe+ Belde sayılarıİlçe- Belde sayısına göre belediyelerİlçe+ Belde sayılarıYüzölçümüne göre belediyelerİlçe+ belde sayıları
İSTANBUL BB39AFYON17+42= 59KONYA BB31
ANKARA BB25İSTANBUL BB39SİVAS16+7= 23
İZMİR BB30TOKAT11+25= 36ANKARA BB25
BURSA BB17YOZGAT13+22= 35ERZURUM BB20
ANTALYA BB19KONYA BB31VAN BB13
ADANA BB15İZMİR BB30ANTALYA BB19
KONYA BB31NİĞDE5+23= 28ŞANLIURFA BB13
ŞANLIURFA BB13KÜTAHYA12+15= 27KAYSERİ BB16
GAZİANTEP BB9ANKARA BB25MERSİN BB13
KOCAELİ BB12ZONGULDAK7+17= 24DİYARBAKIR BB17

(*) Afyon Sinanpaşa ilçesine bağlı Güney beldesi mahkemeyi kazanarak, 2021’de belde olma hakkını kazandı.

Tamam anladık da ne diyeceksen de kardeşim lafı dolandırma diyorsanız meramımı açıklayayım.

Askeri terminolojide “sıklet merkezi” kavramı vardır. Komutan düşman hakkında topladığı istihbarat, hava, yol, arazi şartları ve birliğinin imkân- kabiliyetlerini ölçüp tartarak, düşmanın tespit edebildiği en zayıf noktasından, kesin zafer kazanacak şekilde kuvvetlerini toplayarak taarruz eder. Tabii ki bu stratejik kararını rahat uygulayabilmek için bazı blöf ve aldatmacaları da uygulayarak, küçük seviyede taktik hareketlere baş vurur. Amaç düşmanı yanıltmaktır. (Düşman konumuzda mecazi/ teşbih olarak kullanılmıştır. Aman kimse alınmasın!)

Ticari hayatta kaynakların efektif kullanılması olarak da ifade bulan bu prensip, siyasetin de kendine pay çıkartması gereken bir hareket tarzı olmalı diye düşünüyorum.

Yani hedefe ulaşmada, denk kuvvetler arasında kesin zafere ulaşabilmek için kullanılacak strateji önemlidir.

Yine yazımın başında bahsettiğim bir telefon konuşmasında olduğu gibi hedef/ amaç hala “büyükşehirleri ve il belediyelerini kazanmak”, ona göre politika geliştirmekse saygı duyarım. Yok tersine benim gibi düşünerek, amaç kırsalda daha fazla mesai harcamak, vaatlerden çok köylüye dokunmak ve size inanıp oy vermesini istemekse, günübirlik ziyaretler yerine İMECE projem ve/ veya varsa daha güzel benzer bir projeyle, parti teşkilatlarını bir an önce eğitip yetiştirerek, köylünün kalbini nasıl kazanabiliriz diye düşünmeye başlamakta yarar var.

İşte o yüzden önümüzdeki seçimleri “çantada keklik” gören anlayış, seçim sonrası “biz nerede hata yaptık” yakınmalarına dönüşmesin diye oturup yazdım ve web sitemi açtım. “Bilgi paylaştıkça güzel.”

Sevgiler ve saygılar sunarım.

AHMET BAYBARS GÖĞEZ

Bilgi paylaşınca güzel
X

Şifrenizi mi unuttunuz?

Bize Katılın