Son ÖTV zamları, OVP- Orta Vadeli Program ve mesai saatlerinin sabah güneşin doğuşundan bir saat sonraya alınması gibi gündeme dair bazı hızlı gelişmeleri değerlendirmek istiyorum.
Aslında böyle olacağı biliniyordu ama zamanlaması konusunda kimse bir şey bilmiyordu. Ansızın ve sabahın köründe basın toplantısı yapılarak duyurulduğuna göre sorun gerçekten ciddi demektir.
Birkaç gün önceye gittiğimizde Cumhurbaşkanı sayın Abdullah GÜL uyarmıştı. “İhraç ettiğimiz her 100 birimlik malin 83 TL’sı ithal” diye. Demek ki ihraç ettiğimiz ürünlerde %15 kar ediyorsak varın siz hesaplayın. O halde basit matematikle yurt dışından mal ithal ettiğimiz ülkelerin ve sanayicilerinin gönüllü pazarlama departmanı gibi çalışıyoruz. Bir Karadenizli arkadaşımın dediği gibi, “al beşe, sat beşe, sana da kalır bişe.”
“Orta vadeli programın hedefi daha fazla ihracat yapmak.” İthalatı kısamazsak ne olacak? Ben söyleyeyim. Üstüne para verip üreteceğiz. Çünkü biz OECD ülkeleri içinde en pahallı enerji kullanan, işçilik maliyetleri konusunda da eski cazibesini yitirmiş pahallı bir ülkeyiz.
Enerji deyince içim acıyor. Bu kadar aciz durumda kalınabileceğini tahmin edemezdim. 2007 yılında yazdığım 2 makalede olacakları sanki bir falcı gibi bilmişim. Keşke haklı çıkmasaydım…
Bilindiği gibi cari açığımızı tetikleyen en önemli kalemler yıllık 45 milyar USD civarında ki doğalgaz, petrol ve enerji ürünleri. Önce şu tespiti yapalım. Bizim gaz ithal ettiğimiz ülkelerin hiçbiri doğalgaz çevrim santralı kurup elektrik üretmiyor… Hatta bizim kadar şansları olmasa da yenilenebilir enerji kaynakları kullanıyorlar.
Bildiğiniz gibi geçenlerde enerji bakanımız açıkladı ve Rusya ile doğalgaz anlaşmasını iptal ettik dedi. Artık şirketler getireceklermiş. İyi de zamanı değil. O şirketler bağlantılarını çoktan yaptılar. Kış başlangıcında kimse doğalgaz kotalarını arttıramaz ki. Bugün yeni bir haber daha. Kayseri ve Bursa büyük ihtimalle kışın doğalgazsız kalacak. Bence Türkiye’nin en az yarısı doğalgazsız kalacak.. Kömürde de aynı sorun var. Yani termik santrallerin durumu bu sene de zor. Tüm bu tahminler acil tedbir alınmazsa tabii ki.
Eğer vatandaşa doğalgaz verilirse, bu sefer de elektrik üretimi aksayacak. Tam bir kısır döngü vesselam.
Seçimlerden sonra ekonomide bazı sorunlar yaşayacağımızı, zamların geleceğini biliyorduk aslında. Ancak tahmin edilemeyen bir şey oldu. Yıkıldı, yıkılacak denen ABD’nin iflas etmiş ekonomisine rağmen, USD karşısında paramız son 2 ay içinde %30 devalue edildi/ değer kaybetti. Elektirik ve doğalgaza %15- 20 zam yapıldı. Henüz yurt dışında beklenen kriz başlamadı oysa ki. Merkez bankamız acele yaklaşık 3 milyar dolar satarak artışı önledi. Ancak bu sadece küçük bir testti bence. Asıl dip dalga geldiğinde, merkez bankası, kış başlarken, yurt dışından ithal edilen doğalgaz için mi rezervlerini kullanacak, yoksa artan dolara mı müdahale edecek? Hep birlikte göreceğiz. Bu sefer dostumuz!! Iran ile de durum iyi değil. Kim yardım edecek?
Aha da yazıyorum. BU KIS COK ZOR GECECEK HABERINIZ OLSUN.. ALLAH FAKIR FUKARANIN YANINDA OLSUN. EĞER ATLATABİLİRSEK, ÖNÜMÜZDE Kİ SENE YENİ AYARLAMALARA HAZIRLIKLI OLUN.
Enerji bakanımızın sabah namazından sonra (O söyleyemiyor bari ben deyivereyim.) mesaiye başlama gayreti de bundan. Neymiş geleneklerimizde varmış zaten. Hani Osmanlı zamanında öyleymiş ya!! Sen enerji bakanı olarak hiçbir tedbir alma. Rüzgar, güneş, jeotermal kaynaklar boşu, boşuna harcansın. Rüzgar için yapılan başvuruları 3 senedir beklet. Jeotermal sahalarını yatırımcıya açmak için 4 sene bekle. Kuyuların açılması, tesisatların döşenmesi, evlere bağlanması da en az 3 sene. Tabii ki jeotermal bulunursa. İyi de 2007 yılında çıktı bunların kanunları kardeşim. Yazdık çizdik. Dört seneyi nasıl geri getireceğiz? Soranlara ben cevap vereyim. Doğalgaz karteli öyle bir çalıştı ki, herkesten abonelik alındı, alt yapılar tamamlandı, devletin paraları çarçur edildi. Komisyonlar cepte. Sen uyu!! Ha bu arada Botaş zarar ediyormuş. Boşveeer.
Sizce de ülkede ki mesai saatleri konusu enerji bakanının meselesi midir? Aslında demeye getiriyor ki sayın bakan. Gece fazla oturmayın. Erkenden yatın. Kaloriferleri yakmayın. Gündüz de erkenden işe gidin. Elektriği iş için kullanın. Aksi halde kesinti yapmak zorunda kalacağız ona göre. Devamı da var; Kaloriferleri yakmayın, eşinize sarılın, sayın başbakanın tavsiyesini yerine getirin, eksik çocukları tamamlayın…!
Tabii ki orta vadeli program yapabilmek güzel şey. Ancak bu program içinde istihdam ve üretim meselesi için somut adımlar eskiden olduğu gibi temelsiz birtakım tedbirlere dayanıyorsa, bu program sadece orta vadeli bir tasarruf programı olmaktan öteye geçemeyecektir. Yani krizi yönetmeyi vatandaşın tasarruflarına dayandıran, tasarruflar yetmiyorsa, dolaylı vergileri arttırıp durumu kurtarmak siyasal iktidarlar için en riskli ama nedense ülkemizde başarı gibi sunulabilen abuk bir durumdur.
Madem ki bu durumda bile %50 oy alabilmeyi başarabiliyorsa bu iktidar ve muhalefet hala ayakta uyuyorsa, lafın bittiği yerdeyiz demektir.
Son OTV artışları ile maliye bakanımız senede 5,5 milyar TL gelir hedefliyormuş. Yani vatandaştan elde edilecek ekstra gelirle. Peki dolaysız vergilerden elde edilecek gelir artışlarına ne oldu? Vergi barışından beklenen 36 milyarın %10’u zaten geldiydi. Sırada 2b arazilerinden beklenen 30 milyar dolar var. Kanun da çıktı. Hala yetmiyor mu? Yara o kadar mı büyük?
Bakınız bu gelirler eğer devlette tasarruf olmaz ve yatırıma dönüşmezse hiçbir işe yaramaz. Bugüne kadar 20 milyar civarında cep telefonu ithalatına para ödemişiz. Bu sefer ki OTV artışı içinden cep telefonlarından beklenen gelir 700 milyon TL civarı. Eğer Türkiye’de 100 milyon TL’ye bir cep telefonu fabrikası kurulsaydı, bugün Dünya’ya cep telefonu ihraç ediyorduk.
Şimdi Fatih projesi var önümüzde. Bütçe 15 milyar TL. Konuşulanlara bakılırsa yılın 2’nci yarısından itibaren tabletler öğrencilere verilmeye başlanacak. İyi de hani yerli üretim olacaktı? Geçenlerde CEBIT fuarındaydım. Sanayi bakanı da konuştu. Vestel, Eksper gibi şirketler ortak olsun bu tabletleri üretsinler dedi. Yani daha üretim yok. Bir de akıllı tahtalar var. Kimse bahsetmiyor. O da ithal. Her sınıfa bir tane. Ben de sordum. Bu tabletlerin işletim sistemi ne olacak diye? Pardus yetkilileri bize gelen bir şey yok dediler. O halde bir arama konferansı düzenleyin. Yaklaşık 2 milyar dolar yazılım için ödenecek para yurt dışına kaçmasın. Biz üretelim, 200 milyon dolara mal ederiz, bu bütçeyle de yazılım teknoparklarında yüzlerce genç istihdam edilir dedim.
Tarım, hayvancılık, bilişim, yazılım, yenilenebilir enerji vb. katma değerli sektörlerde bana göre ülkemiz için milyarlarca dolarlık tasarruf yapabileceğimiz girişimlerin önünü açabiliriz. En az 150.000 kişiye (Üstelik de üniversite mezunu genç işsizlere) istihdam yaratabiliriz. Hem de neredeyse ekstra bir kaynak aktarmadan. Mevcut yatırım bütçelerinden tasarruf ederek. Yazdım gönderdim sayın başbakana. Yardımcısı inceliyormuş.. Pek ümidim yok da, haydi hayırlısı.
Sevgiler ve saygılar sunarım.
Ahmet Baybars GÖĞEZ EKIM 2011