Eylül 1998’de GÜNEY EGE GAZETESİNDE YAYINLANMIŞTIR.

1987 yılında ihalesi üzerime kalan winçi almak üzere Konya’ya gittim. Firma OSB’deydi. (Daha sonra adı I’nci OSB oldu.) Henüz ¼’ü dolmuş bölgede inşaatlar yapılıyordu. Görüştüğüm firma yetkilileri “şu anda II’nci OSB arsaları satılıyor, III’ncü OSB’nin çalışmaları başlatıldı” dediklerinde kulaklarıma inanamamıştım. Ancak 1990’lı yıllarda hepsi dolmuştu.

Bir beldeyi yönetme sorumluluğu üstlenmiş yöneticiler, ister seçilmiş, ister atanmış olsunlar, günlük angaryalardan kurtulup, kendilerine seçtikleri “stratejik hedefleri” gerçekleştirmek için planlama yaparlarsa ölümsüzleşirler. OSB kurma projesi de bunlardan birisidir.

Bölgemizin gelişen ticaret ve sanayi potansiyeli, turizm başta olmak üzere tarım, hayvancılık, inşaat sektörlerinin gerek teknik, gerekse lojistik ve servis hizmetleri yönünden desteklenmesi için organize olmuş kuruluşlara ihtiyaç vardır. Bölge insanlarının da sosyal güvenceli sürekli işlere.

Yöneticilerimiz “mevcut durumdan kendilerine vazife çıkartarak”, yetersiz kalan KSS- Küçük Sanayi Sitesindeki dükkanlarda eğreti şekilde üretim yapan, kapasitelerini arttıramayan, organize olamayan ancak, ilk yatırım maliyetleri nedeniyle de yer değiştirmeyi göze alamayan sanayicilerimize, varsın şehrin gelişmesinin en zor olduğu bölgesinde, alt yapı yatırımlarına katılma payı karşılığında sanayi arsası vermelidir.

Bilindiği gibi yatırımcı ürkektir. Hele günümüz koşullarında yatırımcıya uzaydan gelmiş insan gibi bakılıyor. “Araziyi tahsis ederim ama m2’si şu kadar dolar” gibi dayatmalar projeyi öldürür.

Ortaca gibi bir yerde en az 150- 200 dönüm kullanım alanlı OSB için yeterlidir. İster belediye organize etsin, isterse yatırımcıların kuracağı bir şirket, kooperatif veya derneği destekleyip kirasını alsın çekilsin. Bence belediyenin bu girişimde ki en büyük kazancı, zamanla yerleşim alanının tam ortasında kurulacak bacalı sanayilerin Ortaca’nın havasını ve çevresini kirletmesine engel olması ve yaratılacak istihdam fırsatıdır.

Bilindiği gibi İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana ve Antalya illerinin il merkezlerindeki yatırımlar (OSB’ler hariç), son çıkan tebliğ ile Yatırım teşvik Belgesi uygulaması dışında bırakılmıştır. Ortaca zaten teşvik almak için engeli olmayan “normal yöreler” kapsamındadır. Yani yatırım için başvurulduğunda, şartları uygun olduğu takdirde teşvik belgesi alabilirler. Ancak yeni vergi yasasında bazı değişiklikler yapılmıştır. Şöyle ki;

01.01.1999’dan itibaren OSB’lerinin dışındaki yatırımlarda yararlanılacak yatırım indirimi oranı %40 olacaktır. (100 milyon $ üzeri yatırımlarda %100) Görülüyor ki şu anda uygulanmakta olan %100 yatırım indirimi avantajı sadece OSB yatırımları için geçerli olacaktır. Böylelikle OSB mevcut inşaat ruhsatı harcından muaflık, ortak arıtma sistemine katılım, işletme safhasında daha ucuz enerji ve su kullanımı, çevre ve giriş- çıkış güvenliği için alınan ortak tedbirler, bölgeye has kurulacak banka şubesi, ATM’ler, PTT acenteleri ve kargo- nakliye işletmeciliğiyle daha kolay transfer, haberleşme ve taşıma avantajları, şehir trafiğinden uzak olmasıyla ağır taşıtların giriş- çıkışına uygun ulaşım kolaylıkları gibi üstünlüklere sahip olacaktır. Bunların yanında vergi ve teşvik avantajlarından da maksimum seviyede yararlanma olanaklarına kavuşacaklar.

Turizm bölgesine yakınlık nedeniyle OSB firmaları için de sınırlamalar getirilebilir. “Tarımsal sanayi, süt ürünleri, yat üretimi mobilya, ağaç- ahşap ürünleri üretimi, konserve- turşu- reçel üretimi, konfeksiyon ve iplik, demir doğrama ve konstrüksiyon fabrikaları gibi çevreyi kirletmeyecek tesislere izin verilebilir.

Bence burada önemli olan, öncelikle bir tercih yapma zorunluluğu. Yerel yöneticiler, sanayiciler ve halk ile ortak bir karar alıp, sonra da bu kararımızda ısrarcı olmamız gerekiyor. Bölgemizdeki ticareti güçlendirici, işsizliği çözebilen gelir ve refahın artmasına katkıda bulunarak, sosyal güvenceli aile- kişi sayısını artıracak böyle bir proje için kamuoyu desteği çok önemlidir.

Yer tahsisinin yapılması ile önümüzde aşılması gereken uzun ve engelli bir yol olacaktır. Tahsis edilen alanın 26 ayrı kamu kuruluşundan onay alması gerekiyor. Daha sonra Sanayi Bakanlığının izni ve DPT’nin onayının alınması gerekir. Kamulaştırma, altyapı çalışmaları ve yer tahsisleri bu aşamadan sonra devreye girer.

Hiçbir şey imkansız değildir. Niyet edip başlamak, problemlerin %50’sini çözer. Sayın Yalım EREZ’in konumu çok büyük bir avantajdır. Ölümsüzler arasına girmek için fırsat ortadadır. Herkes eteğinde ki taşı dökerek görev üstlenmelidir. Saygılarımla.

AHMET BAYBARS GÖĞEZ

Bilgi paylaşınca güzel
X

Şifrenizi mi unuttunuz?

Bize Katılın