09 Ekim 2016’da https://www.yazarportal.com/musade-edin-buyukleriniz-sizi-tatile-gotursun/129555/ sitesinde yayınlandı.
Sinop Gerze’den yaptığım bilgilendirme ve paylaşımlar umarım sizleri sıkmaz.
Ben bu tatili annemle birlikte yaptım. Biraz bilinçli de olsa kendiliğinden gelişen ana-oğul tatilinden çıkardığım dersler oldu.
Bir soru ile başlamak istiyorum.
Hepimiz anne ve babamızı çok seviyoruz değil mi? Fırsat buldukça çoluk çocuk tatile çıkarken onları da yanımıza alıyoruz belki. Mutlu da oluyorlar eminim.
Pekala;
Hiç anne veya babanızın sizi tatile götürmesini istediniz mi? Sadece siz ve onlar.
Aynen eskiden olduğu gibi onların iyi bildikleri köy veya ilçelerinde, varsa doğup büyüdüğünüz, yoksa aile büyüklerinin (teyze-hala-dayı) evlerinde. Ne fark mı var anlatayım.
Gittiğiniz orduevi, kamp, 5 yıldızlı otel vb. yerlerde sizin paranızla tatil yapıyorsunuz. Onların sözü bile geçmiyor. İçiyorsunuz, eğlenceye gidiyorsunuz ama onlar gürültülü gece olarak yaşıyor bu geceleri. Küçükken içki içme oğlum-kızım diye büyüttükleri kuzularının, hatta torunlarının içkili – sarhoş sabaha karşı odasına dönmesine üzülüyorlar ama siz onları tatile çıkardığınız için yutkunuyorlar.
Biz Gerze de halamın evinde kaldık. Otele gitmedik. Eniştem vefat ettiği için hala yalnız yaşıyor.
Annem ile yaşları yakın. 84-85 arası. Fazla sorulmuyor. Her seferinde tartışma çıkıyor. Sen değil ben büyüğüm falan.!
İlk akşam akşam ezanı okunurken eve geldim, fırçayı yedim halamdan. Namazdan önce yemek yeriz dedi. Susacaksın…!!
Yemekten sonra çay bahçeleri ve iskele arasında yürüyüş yapmadan olmaz. Yaşlılar yürüyemeyince mecbur yalnız yürüdük.
Birkaç dost akraba ile karşılaşıp “sen okumuş adamsın, n’olcek bu ülkenin hali” muhabbetleri yaptık.
Sabah namaza kalktıkları için Gerze’nin havası da temiz, 07.00 de ayaktayız.
Yatak ve yastıklar hakiki yün. Mermerden hallice yani… “Yumuşak yastık var mı hala” diye saçma sapan!!! bir soru sordum. Ters, ters bakıp “en yumuşak olanı bu, n’apcamışın daha yumuşağını” cevabı geldi.
Kahvaltı 08.00 de bitti.
Sabah yürüyüşü yapıp deniz davet edince girmemek olmaz. Girince de çıkılmıyor. Her gün en az 2 saat girdim.
Akşam eve gelince banyo yapacağım. Halam; “Geçen gelişinde aldığın şampuan duruyor” dedi.
3,5 sene önce geldiğimde almıştım. Hiç kullanmamış.
Akşam yemeği sonrası tekrar yürüyüşe çıkacağım. Annem her akşam çıkıyorsun içki mi içiyorsun ihtar geldi.
Yani ben eski çocuk- delikanlı gibi görünüyordum. Onlar da beni tatile götürmüş gibi sahip çıkıyorlardı. Büyüyü bozma Baybars dedim.
Bu arada çıkardığım tşört, çamaşır, mayo çoktan yıkanmış ve ipte asılı.
Mezarlık ziyareti olmazsa olmazdı. Arkadaşlarının çoğunun öldüğünü görmek üzdü onları. Hatta hasta olan birkaç akraba ziyareti sonrası baktım durum kötü.
Havuzlu kahveye zaten sık, sık giderim. Daha önce tanıştığım annemin ilk okuldan sınıf arkadaşı olan Arif amcaya “sınıf arkadaşın Salih efendinin kızı Rahşan burada. Gel seni görüştüreyim” dedim.
Arif amcanın lakabı ufak-tefek olduğu için çörüş Arif.
Karşılaştıkları an neredeyse ağlayacaklar. Bir sürü sınıf arkadaşlarını sordular. Çoğu vefat etmiş veya hastaydı.
Arif amca her gün kahveye gelip okey oynuyor. Herkesin sevgilisi.
Şu an geri dönüş başladı.
Annem mutlu. Halam gidiyoruz diye ağladı.
Evet artık eski arkadaşları ve komşuları yaşamıyor veya hasta oldukları için biraz burukluk var ama her bayram İstanbul’daki evinden telefonla arayıp ailenin en büyüğü diye bayramını kutlayan bazı yeğenlerinin Gerze’de olduğunu bildikleri halde ziyaretine gelmeyişleri çok daha fazla üzdü kendisini.
“Turnusol kağıdıdır bir nevi memleket ziyareti” dedim anneme.
Kim samimi kim sahte anlaşılır.
Ahmet Baybars GÖĞEZ
Ekim 2016
Çok güzel..
Muhteşem
Sakinlik ve doğa olumlama.. Selamlar
Teşekkürler.