Kuran-ı hakime istinaden (=Dayanarak) kendilerine ehl-i kitap dediğimiz nasara ve Yahudi taifesinde Allah ism-i celiliyle ilah sıfatının neye delalet ettiği hala kemaliyle anlaşılmış değildir. Kendilerine kitap indirilen Musa ve İsa aleyhisselam ulülazim peygamberlerdir. Tevrat ve İncil’de zat-ı ilahinin sıfatları muhteva (=konu) itibariyle belki Kuran kadar mükemmel olmayabilir. Bu iki taifenin asırlardır okuduğu muharret (=Değiştirilmiş) kitaplarda zat-ı kibriyanın sınırsız iradesi, gücü ve ilmine dair hiçbir kayıt bırakılmamıştır. Her şeyin doğrusunu araştırmada pek uyanık gözüken frenk bilginleri, böylesi ciddi bir konuda niçin suskun ve umursamaz davranıyorlar anlayamıyoruz. İşte, kainatın kitabı önlerinde! Katolik dininin katı ve kısır taassubundan biraz olsun kendilerini kurtarsınlar da, ilim laboratuvarında gerçekleri öğrenmeye çalışsınlar. Bunu yapmakla küçülmezler, belki de insanlık adına en şerefli bir hizmeti yerine getirmiş olurlar.
Papaz, haham ve misyonerlerin yıllardır sürdürdükleri geniş tabanlı İslam düşmanlığı faaliyetlerinden ellerinde kalan ne? Beş- on bin cahilin aklını çelerek onları Hristiyan veya dinsiz yapmak öyle mi? Bunlar çok basit ve beyhude gayretlerdir. Siz, bütün hazinelerinizi şer yolunda harcasanız dahi, Allah’ın nurunu asla söndüremezsiniz. Ammaaa İslam milletlerini tuzağa düşürüp, aralarına fitne sokabilirsiniz. O zaman size ehl-i kitap yerine “pis gavurlar” demek daha uygun düşecektir.
Tarih şahittir! Müslümanların eline zaman, zaman öyle fırsatlar geçmiştir ki, onları şer niyetine karşı misilleme yapmaya kalksalardı dünyada ne ehl-i salip kalırdı, ne de Yahudilik. Cenabı hak tasarrufuyla da la- yüseldir. Fakat zamanı gelince Müslümanların intikamını mutlaka alınacaktır. Yeter ki Müslümanlar imanlarına ve yükümlülüklerine dikkat etmiş olsunlar. İnsanlığın kurtuluşu İslam’dadır. Bunu kafirler çoktan anladı ama yalancı hahamlarla, papazların hali ne olacak? Bunlar nefislerini kurtarmak için yüzyıllardır cemaatleri üzerinde ki hakimiyetlerini tahkim etmekle (=kuvvetlendirmek) meşguldürler.
Bilhassa şu sıralarda başsız kalan İslamiyet aleyhine işleyen gelişmeler Müslümanları hayal kırıklığına uğratmasın! Daima birbirimize sabrı tavsiye edelim ama sa’ye sarılmaktan da asla gafil olmayalım.
Hasan Hakkı GÖĞEZ
12.09.1992