Eylül 1998’de Muğla ORTACA’da basılan Güney Ege Gazetesinde yayınlanmıştır.
Temmuz 1998’den itibaren bu köşemizde yöremizin ekonomik kalkınması ve sorunlarını dile getirmek ve katkıda bulunmak amacıyla bilgi ve birikimlerimi aktarmaya çalışıyorum. Haftalık yayınlanan bir gazetede yazı yazarak kamuoyunun dikkatini dinamik tutmak yeterli olmayabilir. Yine de yatırım yapma eğilimi yüksek olan, hatta yaptıkları yatırımı daha da geliştirmek isteyen birçok girişimcinin heyecanını görmek beni mutlu ediyor.
Doğrusu toplumun her kesimine seslendiğim yazılarımda özellikle yatırım kapasitesi yüksek olan bir grup çiftçi ve ticaret erbabına henüz ulaşamadığımı itiraf etmek zorundayım. Nedenlerini tam bilemiyorum ama çekingen olanları bir tarafa bırakırsak, bu gruptan büyük çoğunluğunun kısır siyasi tartışmalar ve geçmişte yaşanan bazı olumsuzlukların etkisiyle küskün olduklarını ve “Ortaca2da hiçbir şey olmaz” diyerek kendi kabuklarına çekildiklerine şahit oluyorum. Çevrelerinde sevilen, sayılan ve liderliklerine inanılan bu kesimler, geçmişin olumsuz izlerini taşıyarak, Ortaca’nın gelişmesi için var olan şanslarını kullanmama sorumluluklarını ertelememelidir.
Bugünden yapılacak her türlü girişimin ve yatırımın sonuçlarından, gelecek nesiller olan çocuklarımız, komşularımız, dostlarımız hatta varsa düşmanlarımız yararlanacak, ortaya çıkan güzelliklerle dayanışmamız, refahımız ve hayat standartlarımız artarak, çekememezlik ve düşmanlıklar yok olacaktır.
Her türlü siyasi görüş ve düşüncede olanların fikirlerini paylaşmaya davet eden “Güney Ege Gazetesi”, toplumsal barış ve dayanışmanın gelişmesi için üstlendiği misyonunu başarıyla sürdürmektedir. Bir köşe yazarı ve vatandaş olarak amatörce yaptığımız bu işten dolayı, sağlanan ortam nedeniyle gazete yetkililerine huzurunuzda teşekkür ediyorum.
Kahve köşelerinde ve kulislerde yapılan yıpratıcı ve tarafları hizipleştirici sohbetler yerine, yaşadığımız beldenin gelişmesi için projeler üretmek, tedbirler almak ve “Ekonomik Kalkınma Seferberliği” ilan etmek için gökten vahiy inmesini beklemek gerekmiyor. Doğru zaman belki de bugündür.
Her hafta ekonomik kavramları inceleyerek sürdürdüğüm yazılarıma bu hafta ara vermeme neden olan gelişme, bazı dostlarımla yaptığım sohbetlerde, toplumda ki isteksizlik gündeme geldiğinde; “O kadar acele etme, burada bir girişimin ve yeniliğin kabul edilebilmesi için en az 2- 3 sene beklemen gerekir” uyarısı neden oldu galiba..
“Fazla tedbir, tedbirsizlik yaratır.” Ekonomik olayların kısa sürelerde çok büyük değişimler gösterdiği günümüzde, fırsatları yakalamak için o kadar da fazla zamanımız yoktur. Geçmişin ihmalleriyle kaybedilmiş zamana, ilgisizlik ve duyarsızlıklar sonucu kaybedeceğimiz önümüzdeki yılları da eklersek, değil gelişmelerden söz etmek, fakirleşeceğimiz günlere ve elimizdeki kaynakları bazı fırsatçılara kaptırmaya davetiye çıkartmış oluruz.
Ahmet Baybars GÖĞEZ
NOT: Yazımız “EKONOMİK SEFERBERLİK” olarak yayınlanmıştı.