31.12.1960 tarihli 193 sayılı GVK- Gelir Vergisi Kanunu Md. 9 Esnaf Muaflığını düzenlemiş.
04.01.1961’de RG- Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş olan 213 sayılı VUK- Vergi Usul Kanunu Md. 5 ise 22.07.1998’de yayınlanarak yürürlüğe giren 4369 halk dilinde “Nereden buldun yasası” ile “Götürü usulde vergilendirilen mükellefler” tanımı “Kazancı Basit usulde tespit edilenler” olarak değiştirilmiştir.
4369/ Md. 26 ile 193 sayılı GVK Md. 9 birinci fıkrasının ilk cümlesi “Ticaret ve sanat erbabından aşağıda yazılı şekil ve suretle çalışanlar gelir vergisinden muaftır” olarak değiştirilmiş ve 1- 2- 3- 4- 5 sayılı bentlerinde ayrıntılı olarak meslekler sayılmıştır. Daha sonraki yıllarda maddeye yeni bentler eklenmiştir;
29.03.2007’de 5615/ Md. 1 ile “Makina kullanmamak ve dışarıdan işçi almamak şartıyla, oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamûlleri, örgü, kırpıntı deriden üretilenler, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır, sepet vb.” hasılatı toplamı yıllık asgari ücretin brüt tutarını aşmamak üzere muaf tutulduğu altıncı bent olarak eklenmiş.
04.06.2008’de 5766/ Md. 8 ile “işyeri açmaksızın kendi nam ve hesabına münhasıran kapı, kapı dolaşarak her türlü hurdayı toplayarak veya satın alarak bu malların ticaretini yapanlar..” yedinci bent olarak eklenmiş.
31.05.2012’de 6322/ Md. 4 ile “el dokuma işleri, bakır işlemeciliği, çini ve çömlek yapımı, sedef kakma ve ahşap oyma işleri, kaşıkçılık, bastonculuk, semercilik, yazmacılık, yorgancılık, keçecilik, lüle ve oltu taşı işçiliği, çarıkçılık, yemenicilik, oyacılık ve bunlar gibi geleneksel, kültürel, sanatsal değeri olan ve kaybolmaya yüz tutan meslek kollarında faaliyette bulunanlar..” sekizinci bent olarak eklenmiş.
21.03.2018’de 7103/ Md.3 ile “sahibi oldukları veya kiraladıkları konutların çatı ve/veya cephesine kurdukları kurulu gücü azami 10 kW’a kadar elektrik enerjisinin ihtiyaç fazlasını son kaynak tedarik şirketine satanlar..” dokuzuncu bent olarak eklenmiş.
Bu dokuz madde ile tarif edilenler 193 sayılı GVK “İKİNCİ KISIM Muaflık ve İstisnalar” başlığı ile “BİRİNCİ BÖLÜM Esnaf Muaflığı” açıklaması ile başlayarak, “Vergiden muaf esnaf” olarak sıralanmıştır. Ancak;
11.11.2020’de 7256/ Md. 15 ile internet üzerinden alışverişin yaygınlaşmasıyla, “makine ve alet kullanmadan oturdukları evde imal ettikleri malları internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satanlar..” onuncu bent olarak eklenince “Esnaf muaflığı belgesi alınması” dışında aşağıdaki yeni şartlar getirilmiş;
– Türkiye’de kurulu bankalarda bir ticari hesap açılması,
– Tüm hasılatın münhasıran bu hesap aracılığıyla tahsil edilmesi,
– Bankaların, bu bent kapsamında açılan ticari hesaplara aktarılan tutarlardan, aktarım tarihinde %4 (bir ve üzeri işçi çalışırsa %2) gelir vergisi tevkifatı yaparak Md. 98- 119 göre beyan edip ödemekle yükümlüdür.
– Bu bent kapsamında elde edilen hasılatın 220.000 TL (2021’de 240.000) aşarsa, mükellef izleyen takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilir açıklaması yapılmış.
30.04.2021’de yayınlanan 314 sayılı tebliğ ile altıncı bentten, onuncu bende kadar sıralanan esnaflar tüm ürünlerini, “münhasıran internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden satılması şartıyla, 2021’de 240.000 TL’ye kadar tüm satışlarından esnaf muaflığına tabi olacaklar, satışların bir kısmının internet vb. elektronik ortamlardan, bir kısmının diğer şekillerde yaptıklarında, onuncu bentte belirtilen şartları sağlamayarak mezkûr bent kapsamında muafiyetten faydalanamayacakları açıklanmıştır.”
SONUÇ;
- Eğer elektronik ticaret yöntemi kullanılmazsa 2021 yılı için yıllık asgari ücretin brüt tutarı 42.930 TL’yi aşan tahsilatlarda vergi tevkifatı (stopaj kesintisi) yapılacak.
- İlginçtir; Kanun koyucu esnaf muaflığı kapsamında elde edilen gelirin, asgari ücretin brüt tutarı kadar kısmını vergiden muaf tutmuş ama asgari ücret vergiden muaf değil.!
- Elektronik ticaret yapılınca “sanırım kayda alma düşüncesiyle” banka hesabına gelen (brüt) hasılattan %4 gelir vergisi tevkifatı yapmak için bankalar görevlendirilmiş. Yani 240.000 TL tutarında mal satarak %20 kar elde eden (48.000 TL) esnaf, brüt hasılattan %4 peşin vergi tevkifatı karşılığı 9.600 TL devlete ödüyor. Yani elde ettiği karın %20’si kadar. Halbuki 213 Md. 9 başlığında ne yazıyor? “Vergiden muaf esnaf.” Yahu gariban esnaf Holding, AŞ veya Ltd. şirketlerin ödediği kurumlar vergisi oranı kadar vergi ödüyor. Nerede esnaf muaflığı? Şirketler bir dolu kalemde gider faturası- makbuz ile brüt karını ve vergi miktarını düşürebilme şansına sahip olsa da, esnafın böyle bir şansı da yok.
- Eğer bir ve daha fazla işçi çalıştırırsan %2 keseceğim diyor devlet. Güzel de, bir işçinin yıllık brüt maliyeti 2021’de 42.930 TL. Diyelim ki 240.000 TL hasılat elde etti. %20 kazansa 48.000 TL gelir elde eder. İşçi çalıştırdığı için %4 yerine %2 kesinti ile 4.800 TL banka kaynakta peşin kesip devlete ödedi. İşçiye yol ve yemek bedeli/ gideri olarak 30 TL/ gün x 22= 660 TL/ay, 7.920 TL/ yıl ödendi. Kısaca gelir 48.000 TL, giderler toplamı 55.650 TL. Vatandaş iş yaptı 7.650 TL/ yıl zarar ediyor. Bu nasıl vergilendirme ve esnaf muaflığı?
- İşte bu yüzden karmakarışık ve yamalı bohçaya dönüşmüş vergi mevzuatı yüzünden milyonlarca esnaf- çiftçi- iş adamı devlete vergi ve SGK borçlusu. Çözüm; Yapılandırma kanunu çıkartmak öyle mi?
Ne demek istediğimi sanırım anlatabildim. Benim gibi daha fazla sinirleriniz bozulmasın diye sizleri biraz eskilere götürmek istiyorum.
Zekeriya TEMİZEL dönemi (30 Haziran 1997- 23 Şubat 1999)
Rahmetli Bülent ECEVİT partisiyle 55 ve 56’ncı koalisyon hükümetlerinde yer aldı. 5 Nisan 1994 kararlarıyla ülkemiz tarihinin en büyük kur ve ekonomik krizini yaşamıştı. 1995’de enflasyon %150 civarıyla tarihi rekor kırmış, bankacılık sistemi neredeyse çökme noktasına gelmiş ve ülke seçimlere gitmek zorunda kalmıştı. Seçimlerden sonra ANASOL D azınlık koalisyon hükümeti kuruldu. 25 Kasım 1998’de verilen gensoru ile CHP desteğini çekince hükümet düştü ve 1,5 ay sonra sayın ECEVİT, erkene alınarak birleştirilen 18 Nisan 1999 genel ve yerel seçimlerine kadar 56’ncı hükümeti kurarak başbakan oldu.
Özellikle bugün 40’lı yaşlarında olan gençlerimiz, 1997- 2000 yıllarında tüm dünyada yaşanan ekonomik krizi pek hatırlamaz ama, sonrasında 19 Şubat 2001’de Anayasa kitapçığının fırlatılmasını ve Kemal DERVİŞ’i hatırlar. Aradan geçen 20 yıla rağmen o döneme dair muhtelif yorumlar yapılmaya devam edilir. Yazımızın konusu olmadığı için değinmeyeceğim.
Türkiye’nin ekonomik ve siyasal açıdan yaşadığı bu çalkantılı döneminde, CHP’nin de desteğiyle tarihinin en uzun azınlık hükümeti ile yönetildiği bilinmektedir.
Ülkesini seven devlet adamı olarak sayın ECEVİT, mali ve ekonomik yönden ilk hamlesini, pek konuşulmasa da risk üstlenip, 30 Haziran 1997’de sayın Zekeriya TEMİZEL’i Maliye bakanı atayarak yapmıştı. Maliye bakanlığının her kademesinde çalışmış, sosyal demokrat kökenli değerli bir bürokrat olan sayın TEMİZEL, toplumun her kesimiyle görüşerek göreve gelişinden yaklaşık 1 yıl sonra 29.07.1998’de RG’de yayınlanan 4369 sayılı yasayla (Nereden buldun yasası) yepyeni bir mali politikanın temellerini atmıştır.
Dünyada etkileri giderek artan ekonomik krizin, Türkiye’yi aynı ölçüde etkilememesinin ardında alınan bu yeni mali reform kararlarının etkisi olduğunu savunan saygın ekonomistler hiç de azımsanacak kadar değildir.
Azınlık hükümetinin böylesi bir değişim kararı alması, nereden buldun sorgulaması yapmaya başlaması, halkın güvenini kazanarak stok affı da dahil bir kereliğine varlıkların beyan edilmesini talep ederek o günün koşullarında yaklaşık 5 milyar USD civarında kayıtsız paranın kayıt altına alınabilmiş olması büyük başarıdır.
Bu satırların yazarı o tarihte Muğla Ortaca’da yayınlanan Güney Ege Gazetesinde “Ekonomi Penceresinden” köşesindeki yazılarıyla, Türkiye için başlatılan bu değişim/ dönüşüm hareketine destek vererek kamuoyunu aydınlatmaya çalışmış ancak, “DÜZEN DEĞİŞİYOR” başlıklı yazısında şu satırlarla da kuşkularını dile getirmişti; https://abaybarsgogez.net/duzen-degisiyor/
“Vergi kanunlarının baş mimarı 55’nci hükümet ve onun sayın Maliye bakanı, şu anda da genişletilmiş yetkilerle 56’ncı hükümetin bir bakanı olarak taviz vermeden görevinin gereklerini yerine getirmeye ve enflasyonu kontrol altına almaya bütün gücüyle çalışan sayın Zekeriya TEMİZEL. Hatta bu konuda alışılmışın dışında davranarak, bir siyasetçi gibi değil de adeta yeniden seçilip, seçilemeyeceği düşüncesini bir yana bırakarak, bürokrat gibi davranıyor. Ancak bu çalışmalarından dolayı bazı kesimleri de rahatsız ediyor.”
Yazımızın konusu ile bu anlattıklarımın ilgisi de o tarihlere dayanıyor. 4369 sayılı “Nereden buldun yasası” ile 193 sayılı GVK ve 213 sayılı VUK’da yapılan değişikliklerle “Basit usulde vergilendirme” ve “Esnaf muaflığı” kavramları tekrar düzenlenmiştir.
O tarihte Güney Ege Gazetesinde şu görüşlerimi paylaşmıştım;
ESNAF MUAFLIĞI https://abaybarsgogez.net/esnaf-muafligi/
YA MUHASEBECİNİZ YOKSA https://abaybarsgogez.net/ya-muhasebeciniz-yoksa/
Türkiye zor zamanlarında hep bir çözüm ve çıkış yolu bulabilmiştir. 2001 krizinin ardından Kemal DERVİŞ boş bulunan TCMB başkanlığı niyetiyle davet edilmişse de, parlamento dışından Ekonomi bakanlığına getirildi. Ekonomide ve bankacılık kesiminde yapılan reformlarla enflasyon düşürülerek mali disiplin sağlansa da, sayın BAHÇELİ’nin erken seçim kararı almasıyla tekrar seçimlere gidilerek AK PARTİ iktidara geldi.
Sayın TEMİZEL’in 4369 sayılı yasa ile aldığı kararlar AK PARTİ döneminde 10 ay içinde terkedilmiştir. Bir kısım iktisatçıya ve bu satırların yazarına göre sermaye sahipleri ve İş adamları ile AK PARTİ’ye destek veren başta yeşil sermaye olarak tanımlanan Anadolu esnafı, “Nereden buldun” yasasından hoşnutsuzluklarını açıkça dile getirerek, Türkiye mali piyasalarında yaşanacak, vergi adaleti ve disiplini yönünden tarihsel bir dönüşüm hareketinin önü tıkanmıştır. Bugün yukarıda yazılı kanunları okuduğumuzda yamalı bohça gibi düzenlemeler yapılarak çok kazanandan vergi almak yerine, “esnaf muaflığı” adıyla başladığı halde düşük gelirli esnaftan nasıl daha fazla vergi alırız noktasına gelmiş olduk. Çok daha iyisini beklerken.!
Bu açıklamalarımdan hareketle şöyle bir sonuca varabiliriz;
“AK PARTİ iktidara geldiği ilk yıllarında, sayın Kemal DERVİŞ’in bankacılık, bütçe disiplini ve finansal reformları uygulamaları devam ettirerek başarılı bir performans göstermiştir. Sayın Zekeriya TEMİZEL’in “nereden buldun” kanunu ile başlayan, mali disiplin ve vergi reformlarını devam ettirmeyip beraberinde uygulamayınca, Türkiye bugünlerde tekrar yaşadığımız, uzun dönemde ekonomik krizlere karşı dayanıklılık fırsatını kaçırmıştır.”
Sevgiler ve saygılar sunarım.
Ahmet Baybars GÖĞEZ