Genel kuraldır; “Her T.C. vatandaşı kanunları bilmek ve uygulamaktan sorumludur.”
Bu kural devlet kurumları için de geçerli olmalıdır. Ama maalesef değil.!
Yani binlerce kanun, KHK, yönetmelik, karar, tebliğ yayınlansa da amaç gelişmiş demokrasilerde olduğu gibi vatandaşı devletten korumak değil de, geri kalmış toplumlarda ve islami kurallara göre yönetilen demokrasi dışı toplumlar gibi devleti vatandaşlardan korumak olunca sonuçlar böyle!
Sanırım devletin, dolaylı vergilerden tahsilat yapma kolaycılığı gibi, bol çeşitli ve yüksek miktarlarda harç- dosya- karar- damga vergisi vb. gelir kaynaklarıyla kasasını doldurmak da eklenince, vatandaş mağdur olurken “kasa hep kazanıyor.!”
Çok fazla örnek verilebilse de ben bu hafta yaşadığım örneklerden yola çıkarak sorunu açıklayacağım.
20 yıl önce bir şirketler grubunda CEO olarak görev yapıyordum. Bazı şirketlerin geçmişten kalma vergi ve SGK borçlarını 10 ay süren görevim boyunca ciddi tasarruf tedbirleri uygulayıp, şirketin fazla taşınırları (araçlar) ve teçhizatlarını satarak, hatta banka kredisi kullanarak vergi dairesi ve SGK borçlarını ödemeye başladım. Ancak 6183’e göre yaptığım tüm ödemeler en eski dönem borçlarına mahsup edilmiş, dönemimde ki borçlar açıkta kalmıştı.
Sanırım çoğu beyaz yakalı yönetici benim düştüğüm bu kumpasa düşmüştür. Sonuçta görevden ayrılınca benim dönemimde ki borçlarla baş, başa kaldım.
Devlet neredeyse iki senede bir defa yapılandırma kanunları çıkarsa da, borçlar çok yüksek ve sorumlu kişi görevden ayrılmış, geliri de azalmışsa bu yapılandırmalardan yararlanmak mümkün değildir. Sonuçta devlet SGK borçları da olduğu için emekli maaşı dahil her türlü gelirinizden ve gayrimenkullerinize haciz koyarak üzerinize atılı kalan bu borçlar için adeta kan davası güderek, aradan 20 yıl geçse de, zamanaşımı kurallarını hiçe sayarak tahsili yoluna gidiyor.
Bu konuda önerilerim ve çözüm yollarını içeren VERGİ VE SGK BORÇ YAPILANDIRMALARI başlıklı bir yazımı yayınlamıştım. https://abaybarsgogez.net/vergi-ve-sgk-borclari-ve-yapilandirilmasi-onerilerim/
2009 yılından bu yana BAĞKUR emeklisi olarak aldığım maaşım ilk defa 2020 yılının ilk 6 ayında 50 TL farkla, 2021 yılı emekli maaşım ise 450 TL asgari ücretin altına indi. 6183 KAMU ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ KANUNU https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.3.6183.pdf Md. 71 göre; Eğer aldığınız emekli maaşı asgari ücretin altındaysa 1/3 yerine en fazla %10 kesinti yapılabilir diyor.
Buradan iki çıkarım yapabiliriz;
- İktidarın süslü laflarla anlattığının aksine cüzi artışlarla, emekli maaşlarının giderek asgari ücretin altında kalması.
- Açlık sınırının da altında kalan asgari ücretin vergi dışı bırakılarak asgari ücrete nısbi olarak zam/ gelir artışı yapılması beklenirken, asgari ücretin de altında geliri olanlardan her ne şekilde olursa olsun, maaş/ gelirlerinden kesinti yapılmayıp sosyal devlet ilkesinin kurallarına uyulması gerekirken, “vurun abalıya” mantığıyla emeklilerin açlıkla imtihan edilmesi.
2020 yılı ilk altı ayı ve 2021 ilk 4 ayında devletimiz, bilmesi ve uygulaması gerekirken 6183/ Md. 71’e göre emekli maaşımdan %10 yerine 1/3 oranında kesinti yapmaya devam etti. 25 Ocak 2021’de CİMER’e başvurdum. Cevap 30 Mart 2021’de geldi. Kesintiyi yapan Denizli SGK’na dilekçe yazarak “bundan sonra ki maaşlarımdan %10 kesinti yapılması için talepte bulunun, geçmiş dönemlerde hatalı olarak yapılan 1/3 kesintileri ancak mahkemeye başvurarak alabilirsin” dediler. Maksat yorgunu yokuşa sürmek. Madem hatanı kabul ediyorsun, neden gereğini yapmayıp da vatandaşı mahkeme kapılarına gönderiyorsun? Zaten koridorlara taşan dava dosyaları var. Kısaca çözsene.
Biraz okur yazarlığımız ve kanun- kitap okumuşluğumuz olduğu için Anadolu adliyesi İş mahkemesinde yarım saat içinde dilekçemi yazıp davayı açtım. 250 TL dosya harcı, 116,80 TL de yargılama giderleri avansı makbuz karşılığı ödedim. Toplam 366,80 TL. “Eğer bilirkişiye yönlendirilirse ayrıca bilirkişi ücreti ödersin” dediler.
Böyle yapmayıp avukat tutsaydım; Avukat maktu ücreti ve vekaletname ile yaklaşık 1.500 TL ödeyecektim.
İzmir SGK İl müdürlüğünden emekli olduğum için ikametgahım olan İstanbul yerine, davayı orada açacaksın derlerse, daha ne kadar para harcayacağımı bilemiyorum.
Başlığımıza dönersek; Neden DEVLETİN İŞİNE GELMEYİNCE TÜRKİYE’DE DAVALI DA, DAVACI DA BİTMEZ.!
Adalet bakanlığı linkine tıkladığınızda detaylı olarak Hakim ve Savcı sayıları ile açılan dava sayılarını verilmiş. 2012’den itibaren verilse de 2018 ve 2019’da konumuzla ilgili olanları aşağıda tabloda gösterdim. https://adlisicil.adalet.gov.tr/Resimler/SayfaDokuman/1062020170359HizmeteOzel-2019-bask%C4%B1-%C4%B0SA.pdf
BİRİMLER | 2018 | 2019 |
C. Savcılıklarına giren dosya. Geçen yıldan devir dahil | 89.817 | 207.408 |
Ceza mahkemeleri giren dosya. Geçen yıldan devir dahil | 2.931.573 | 3.110.371 |
Uzlaşma | 497.775 | 554.868 |
Hukuk mahkemeleri giren dosya. Geçen yıldan devir dahil. | 3.701.265 | 3.787.161 |
İhtiyari Arabuluculuk | 61.945 | 150.915 |
Dava şartlı Arabuluculuk | 342.744 | 536.969 |
Hakim ve sayısı | 13.794 | 14.391 |
Savcılıklara gelen dosyaları bir kenara bırakırsak, Ceza ve Hukuk mahkemelerine gelen dosya sayısı;
2018 6.632.838 x 250 TL= 1.658.209.500 TL tahsilat.
2019 6.897.532 x 250 TL= 1.724.383.000 TL tahsilat.
Yargılama giderlerini de ekleyince devlet her sene yaklaşık iki katı net gelir elde ediyor.
Halbuki uzlaşma ve arabuluculuk yasası kabul edildi. Artan oranda uygulansa da henüz yeterli değil. Devlet kurumları, örneğin SGK neden uygulamaz?
Hukuk davalarında; 2018’de %10,9 2019’da %18,2 başarı var.
Ceza davalarında; 2018’de %17 2019’da %17,8 başarı var.
Benzeri tabloyu YEREL YÖNETİMLERDE de görüyoruz. Anadolu’da bir ilçe- belde belediyesinde bile 300- 500 dava dosyası varken, İBB’nin 15.000, İstanbul ilçe belediyelerinin 3.000- 6.000 civarı dava dosyaları var. Yaklaşık 1.000.000 dava dosyası için belediyeler dava harç ücretleri ve avukatlık giderleri yapıyor. Uzlaşma/ Arabuluculuk başarı oranları anca %2- 3. Bazı belediyelerde uzlaşma komisyonları bile kurulmamış. YEREL YÖNETİMLERDE FAALİYET RAPORLARININ ÖNEMİ -II- başlıklı yazımda kısmen değindim. https://abaybarsgogez.net/yerel-yonetimler-ve-sirketlerinde-faaliyet-raporlarinin-onemi-ii/
Sonuç; Paran yoksa alacağını da, hakkını da alamıyorsun. Bir dava açmanın maliyeti asgari ücretin yarısı olan ülkede kimse hak- hukuk- adaletten bahsetmesin. Ancak sorarsan ADALET SARAYLARI YAPTIK deniyor.
Sevgiler ve saygılar sunuyorum.
AHMET BAYBARS GÖĞEZ
Üç milyonun üzerindeki dosyalarla uğraşmak??? Allah yardımcısı olsun Savcıların, Hakimlerin, Avukatların ve bilhassa dosya sahibi halkımızın! Onun için, çoğu zaman halkımız avukatlara,mahkemelere gitmeye korkuyor! Bir nevi işkence! Hele, halktan harç masrafı vs. diye alınan paralar, üstelikte Avukat masrafları? İnsan şaşırıp kalıyor! Her türlü dosya işlemleri halkın anlayacağı şekilde kolaylaştırılamaz mı? Selamlar…
Maalesef. Yasalar devleti değil de halkı korumak için yapılmadığı sürece bunları yaşamaya devam edeceğiz. Teşekkürler.
Yasalar devleti korumak için yapılmış dersek eksik kalır.
Adalalet sistemimiz daima güçlülereden yana desek daha doğru olur.
Düşünsenize bir telekom şirketinin haksız uygulamasına maruz kaldınız. Rakamlar küçük , hakkınızı nasıl arayacaksınız. Şirketin avukatlar ve hukukçular ordusu ile mücadele etmek yerine haksızlığı sineye çekiyoruz çoğu zaman.Onlar ise küçük küçük muazzam kazançlar elde ediyor.
Reklam dünyası kılıfına uydurarak aldatmak üzerine işliyor.Çoğunlukla aldatıldığımızla kalıyoruz.
Güçlü taraf( devlet, şirketler, varlıklı olanlar)
Karşı tarafın bireysel olarak güçsüzlüğünü bilinçli olarak sonuna kadar istismar ediyor.
ÇARE, dürüst siyasetçileri seçebilmemiz, ama kendimiz yeterince dürüst olmadığımız için bunu da başaramıyoruz.
İşimiz çok zor. Acaba dijitalleşme ve yapay zeka bu işlere çare olabilecekmi, gerçekten çok merak ediyorum.
Haklısınız. Bir örnek vereyim telekom şirketi deyince. Bir sahil kasabasına yerleştim. Telsim döneminden Vodafon kullanıcısıyım. 2 yıl taahhütlü evde internet bağlattım. 3-4 ay sonra 100 metre aşağıda bir eve taşındım. Fiber altyapısı olsa da “altyapımız yok” diye taşımadılar. Meğerse Fiber alt yapı olunca fiyat yükseldiği için Türk Telekomla anlaşma yapmıyormuş. Bulunduğum yerde Tüketici Hakem Heyetine başvurdum. İkametgahım İstanbul ilçesi olduğu için başvurumu kabul etmediler. Derdimi anlatamadım. İstanbul salgın cehennemine de gitmek istemiyorum. Neyse posta ile başvurumu yapabildim. Vodafon evde internet tüketicileri aldatıyor. İmzalattıkları sözleşmeye aykırı davranıyorlar.